© Davam Haber 2020

Bagram Cezaevi’nde İşkence izleri duruyor

Yeni Şafak, Afganistan’da CIA’nın işkence merkezi olarak bilinen Bagram Cezaevi’ne girdi. Amerikalı askerlerin apar topar terk ettiği cezaevinde ilk dikkat çeken, iç yakan ceset kokusu. Pranga haline getirilen kelepçeler, elektrikli şok aletleri ve 2 metrekarelik karanlık hücrelerle dolu cezaevinin her köşesinde işkence izleri var.

ABD’nin Afganistan’da ana karargahı olan Bagram Üssü’ndeki cezaevi, CIA’nın işkence merkezi olarak biliniyordu. Ülkenin dört bir yanından insanlar sorgusuz sualsiz “terörist” oldukları gerekçesiyle yıllarca burada tutuluyordu. Bugüne kadar kaç insanın yolu bu cezaevlerine düştü, bilen yok. Biz de işkencenin izini sürmek için Bagram’a gittik. Kabil’den özel izinle yola çıkarak 3 saat sonra vardığımız üssün girişinde bizi Taliban üyeleri karşılıyor. İznimizi göstererek silahlı Talibanlarla birlikte içeri giriyoruz. Karşılaştığımız manzara Kabil Havalimanı’ndakini aratmıyor.

Taliban Barış Konseyi Üyesi Müftü Mahmut Zakiri: Eşref Gani'nin kardeşi bize biat etti

Yeni Şafak Editörü Taha Hüseyin Karagöz, Taliban Barış Konseyi Üyesi Müftü Mahmut Zakiri'ye tüm merak edilenleri sordu: Hükümet ne zaman ilan edilecek? Kanunlarınız, yargılama usulleriniz neye göre olacak, bunlar hazır mı?

HER YER TALAN EDİLMİŞ

Enkaz içerisinde ilerlerken esirlerin sorgulandığı küçük konteynırlara rastladık.

Bagram Üssü, Kabil’e 3 saat mesafede. Üsteki cezaevinde bulunan hücrelerde hala cesetlerin olduğu bildiriliyor.

DUVARLARI KESİP ÇIKARDILAR

Cezaevinde hala iç yakan bir ceset kokusu var. Birkaç metrekarelik koğuşlarda elektrik ve herhangi bir aydınlatma sistemi yok. Sadece Taliban milislerine ait 7 bin 500 kişinin çıkarıldığı hapishanede yatanların sayısı bilinmiyor. ABD askerleri giderken hapishanenin anahtarlarını da diğer alet edavatlarla birlikte imha ettiği için koğuşların kapıları açılamamış. Demir plakalardan oluşan duvarlar kesilerek mahkumlar dışarı çıkarılmış. Üssü ele geçiren Talibanlar içeride ulaşamadıkları gizli bölümlerde cesetlerin bulunabileceğini söylüyor.

Mahkumlar iğne deliği kadar ışık görmeyen bu hücrelerde tutuluyordu.

Cezaevinin odaları mahkumların ayağına takılan zincirli prangalarla dolu.

TÜRLÜ İŞKENCELER YAPTILAR

Hücrelerin kapısı açılamayınca, mahkumlar demir plakalar kesilerek çıkarılmış.

Dişimle telleri koparmak istedim

20 yaşındayken Hilmet’de pusuya düşürülerek bölgedeki hapishaneye götürülen Racilullah Abdullah, 1 yıl burada kaldıktan sonra Bagram Hapishanesi’ne getirilmiş. Hapishaneden yeni kurtulan Abdullah hikayesini Yeni Şafak’a anlattı: “Beni yakaladıklarında daha sakalım yoktu. Önce sorguya aldılar. Ne anlatacağımı bilmediğim için sustum. Susunca önce aç bıraktılar. Sonra buz dolu bir havuzun içine attılar. Elektrik verdiler. Yüzüme silahla vurdular. Ayaklarıyla başımı çiğnediler. Koğuşlar zifiri karanlıktı. Gün geçiyor mu; bilmiyorduk. Sinirden kendimi demir tellere vuruyordum. Dişlerimle orayı koparmaya çalışıyordum. Cezam 5 yıldı. Çıkacakken ordu benden para istedi. Vermedim. 6 sene kaldım. Kandahar’dan bir vasıta yardımıyla çıktım. Şu anda bile o günleri yaşıyorum.”

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER