Serdar ARSEVEN

Serdar ARSEVEN

Mail: [email protected]

Çanakkale Ruhu… Devletimle gurur duyma hakkım!

Çanakkale Ruhu… Devletimle gurur duyma hakkım!

Dün, bir tanıdığım, “Size bir yazı göndereceğim” dedi.

Baktım, “Devletimle Gurur Duyma Hakkımı Kullanıyorum…” başlıklı yazı.

Türkiye Barolar Birliği’nin bir önceki Başkanı Av. Prof.Dr. Metin Feyzioğlu“Başkent Postası” için kaleme almış.

Sayın Feyzioğlu’nu bilirsiniz…

Bir ara karşı karşıya geldiği Sayın Cumhurbaşkanı’nı çok sinirlendirmişti.

Sonra sonra, Siyasi İktidar’ın bazı uygulamalarına destek veren yaklaşımlarıyla öne çıkmış, Sayın Cumhurbaşkanı’na ne denli saygı duyduğunu gösteren ifadeler kullanmıştı.

Böyle olunca da (gelişmeleri izlemeseniz de, kolayca tahmin edebileceğimiz üzere) “Jakoben Yobaz” takımının boy hedefi haline gelmişti!

*

“Kültürel İktidar”, yani “1940’lar Zihniyeti” bir şekilde “bedel ödetiyor” size.

Sayın Feyzioğlu, Barolar Birliği Başkanlığı’na kaybetmek suretiyle  bir bedel ödedi.

Şer gibi görünende hayır olabilir.

Her şeyin doğrusunu yalnızca Rabbim bilir.

Baro Başkanlığından uzaklaşmakta da, ne hayırlar vardır, biz bilemeyiz.

Sayın Feyzioğlu, şimdilerde, “Yol arkadaşım gibi davranıp ilk fırsatta farklı kayığa atlayanlar da oldu, bunlara gördüğüm için üzgün değilim.” diyor.

Şarkısı var ya,

“ Bırakıp da gitti, dost bildiklerim!”

Sayın Feyzioğlu, yol arkadaşı zannettiklerinden vefasızlık görmüş.

Kim görmüyor ki…

Hele hele Ankara’da, samimiyet arama!..

*

Sayın Feyzioğlu, geçmişinin muhasebesini yapıyor, “Çok şükür değiştim!” diyor…

Sabahım ile akşamım aynı ise ziyan etmişimdir!” diye de ekliyor.

Hadis-i Şerif’i bilirsiniz:

“İki günü bir olan ziyandadır!”

Sürekli gelişme, güzelliklere doğru.

*

Sayın Feyzioğlu ile oturup konuşmadım, ama hislerini üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliyorum.

Öyle zordur ki, kitabın ortasından konuşmak…

Ne derseniz taraflardan biri tepki gösterir, çoğu vakit de iki taraf birden tepki gösterir.

Biz de bol bol karşılaşırız bu hallerle.

Siyasi iktidarın doğrularına destek verdiğinizde müzmin muhalifler, eksiklerine ve hatalarına işaret ettiğinizde de müzmin goygoycular tepki gösterir.

Akl-ı selim sahiplerinin çoğu tantanacı olmayan, sakin insanlardır.

Onlar desteklerini yüksek sesle ifade etmek istemezler.

Çoğu zaman içlerinden “yüreğine sağlık, ağzına sağlık” der, geçerler.

Diğerleri ise, boş teneke gibi tan tan öterler!

Böyle olunca da, yanlışta olan “güçlüymüş” gibi bir hava doğar.

Bu hava da birçok insanı etkiler…

Sayın Feyzioğlu, sesi çok çıkan grupların hedefine yerleştiriliyor.

Zaman zaman alaycı hücumlara uğruyor.,,

“Milletvekilliğine oynuyor, bakanlığa oynuyor!” yollu sataşmalarla muhatap oluyor, hakaretlere tahammül etmek durumunda kalıyor…

Benzeri durumları ben de yaşıyorum…

Siyasi iktidarın politikalarından bazılarını desteklediğimde bir türlü, karşı çıktığımda ise başka türlü sataşmalara hedef oluyorum…

Doğru söyleyeni, dokuz köyden değil doksan dokuz köyden kovuyorlar maalesef!

Nereden, nereye geldik değil mi?

Yazıya, Sayın Feyzioğlu’nun Başkent Postası’nda yer alan makalesine işaretle başlamıştık.

“Devletimle Gurur Duyma Hakkımı Kullanıyorum” başlıklı yazı.

Birazını okuyalım:

 

“Dünya, bu yüzyılın en ağır ve sıcak krizini yaşıyor.

Tüm dengeler uzun vadeli olarak değişiyor.

Milli menfaatlerimizin geliştirilip korunmasında gelecek on yılların nasıl olacağı bugün belirleniyor.

Türkiye etkili, sorumlu ve saygın bir dış politika izliyor.

Güneydoğu Anadolu’da PKK’nın hendek ve barikatlarla başlattığı Batı destekli isyan hareketi bastırıldı.

Bölünmenin önüne geçildi.

Batı destekli 15 Temmuz darbe girişimi bastırıldı.

Bölünme önlendi.

Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge yaratıldı.

Batı’nın planladığı, Rusya’nın karşı çıkmadığı sözde PKK devleti kurulması planına ağır darbe vuruldu.

Askeri ileri teknolojide büyük atılımlar gerçekleştirildi.

Yapay zekası ve gövde tasarımı milli olan insansız hava araçlarımız terörle mücadelede fevkalade etkin.

SİHA’larımız Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarını kurtarmasında büyük pay sahibi oldu.

Teknolojik gelişmelerin silahlı kuvvetlerin yapılanmalarının değiştirilmesini mecburi kıldığı dünyaca saygın çevrelerde tartışılırken Türkiye'nin SİHA'larının etkisi örnek gösteriliyor.

Diğer silah sistemlerinde de millilik oranı giderek artıyor ve artacak.

Azerbaycan’ın Türkiye’nin desteğiyle işgal altındaki topraklarını kurtarmasının ardından, Ermenistan Türkiye ile ilişkileri geliştirmek istediği mesajını vermeye başladı.

Türkiye, ‘Libya’dan bana ne’ demedi.

BM’nin tanıdığı meşru hükümeti, ABD ve Rusya’ya rağmen destekledi. Başarılı oldu.

Devletimiz bu bölgede Türkiyesiz bir planlama yapılamayacağını gösterdi.

 Libya meşru hükümeti ile deniz yetki alanlarının sınırlanması sözleşmesi imzalandı.

Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’e harita üzerinde sahip çıkmasına mani olundu.

Sondaj ve sismik arama gemilerinden oluşan dünyanın en gelişmiş deniz filolarından biri oluşturuldu.

Bu filo sayesinde de Doğu Akdeniz’de hakkımız olan bölgelere fiili olarak da imzamız atıldı. Yunanistan’ın yayılmacı projelerini fiiliyata geçirmesi durduruldu.

(…)

Türkiye; dengeli, akılcı, hukuktan ve meşrudan yana olan kararlı duruşuyla, tecrübelerini de kullanarak etkin ve saygın bir dış politika yürütüyor.

 

Bir vatandaşın devletiyle gurur duyması güzeldir ve hakkıdır. Bu hakkımı seve seve kullanıyorum.”

*

Geniş bir özet yaptığım yazısında, “Doğruya doğru arkadaş!” demeye getiriyor Sayın Metin Feyzioğlu…

“Birileri kızacak diye, doğru işleri desteklemekten geri durmam!” mesajını veriyor.

*

Kendisinin, uzun yıllar boyunca birlikte olduğu çevreler tarafından "istenmeyen adam" edildiği ortada.

Bu memlekette “aforoz kültürü” yaygınlaşıyor maalesef.

İnsanların, kalplerindekini çok daha rahat bir şekilde ifade edebilecekleri bir ortam olsaydı, ne de güzel olurdu.

Merhum Şair Namık Kemal, “ "Bârika-i hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar" demiş.

Yani…

“Hakikat kıvılcımı fikirlerin çatışmasından doğar!”

*

Başka başka fikirler çatışacak ki, ortaya güzellikler çıkacak.

Ne fikir çatışması,

Devletinle gurur duymana bile tahammül edemeyenler var!

Sayın Feyzioğlu, “Devletiyle gurur duyma hakkının bile elinden alınmak istenmesine” tepki gösteriyor yazısında.

 “Devletiyle gurur duyan” insanlar hedefe yerleştiriliyor yani…

Ne garip bir durum değil mi?

*

İşte, Yarın Büyük Zafer’in Yıldönümü.

1915 Çanakkale Köprüsü açılacak.

Muhteşem bir eser.

“İşgalci Zihniyete” hançer!..

Biz, bu eserle de gurur duyacağız.

Birileri, gurur duyduğumuz için bize kızacak.

Bir başka gün, bazı hatalara dikkat çekeceğiz…

Rabbim,  Çanakkale şehit ve gazilerinden razı olsun. Mekânları cennet olsun.

Bunu yaptığımız için de başkaları kızacak!..

*

Biz…

Aynen devam:
 “Çanakkale Ruhu”nu savunmaktan vazgeçmeyeceğiz Allah’ın izniyle.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar