Serdar ARSEVEN

Serdar ARSEVEN

Mail: [email protected]

'Demiştim' demek!..

'Demiştim' demek!..

Uzun yıllardır bizi takip eden kıymetli okuyucumuz Nurşen Akıllı Hanımefendi, “Bakın seneler önce kaleme aldığınız yazınız. Bunu lütfen yine yayımlayınız!” dedi…

“Ben demiştim” demeyi pek tercih etmiyorsam da, geçmişi unutmamak ve unutturmamakta da fayda var elbette.

Ah insanoğlu, ne de çabuk unutuyor.

Ağır bir rahatsızlığı  -çok şükür- atlatan bir  “arkadaşımın” sigaraya devam ettiğini duyunca arayıp, böyle yapmaması gerektiğini söyledim.

Hatta, tuttum kendisini doktoruna “şikâyet” ettim.

O da ikaz etti, “Efendim, sigaradan mutlaka uzak durmalısınız.” dedi.

Ne yazık ki…

Söylenenler pek etkili olamadı.

Ne yazık ki, insanoğlu başına gelmeden anlayamıyor bazı güzelliklerin kıymetini…

Hatta başına geldikten sonra bile anlayamıyor, ya da çabuk unutuyor…

*

“Dost vaktinde ikaz etmekten çekinmeyendir!” anlayışımın gereği olarak o kadar şey demiş ve yazmışım ki…

O kadar çok “ikaz” etmişim ki…

İşi “Ben demiştim!”e döksem, tuğla kalınlığında 5 ciltlik kitap yetmez herhalde.

Ne var ki, bilinmeyen gerçekler, yokmuş gibi oluyor.

İnsanımız her yazıyı, her konuşmayı tâkip edecek değil.

Kimseye yaranmak gibi bir derdimiz olmasa da, ortaya çoğu zaman “Ne İsa’ya Ne Musa’ya” durumları meydana geliyor.

“O yazıyı” tekrar yayımlamamızı isteyen Kıymetli Okuyucumuz Nurşen Akıllı Hanımefendi, bu durumun farkında olanlardan.

“Lütfen” deyince…

Çok ısrar edince…

“Söz” verdik.

 “O yazımızı”, izninizle nakledelim…

Buyurunuz efendim:

“AK Parti’nin tek başına iktidarı kaybettiği 7 Haziran seçiminden ‘Vatandaş koalisyon istedi!’ sonucu çıkaran çevreleri hatırlayın...

Bunlar içinde AK Parti’ye yapışmış ‘menfaatçi’ tipler de vardı.

Bunlar, AK Parti-CHP koalisyonunda da işlerini yürüteceklerini hatta çok daha güzel yürüteceklerini bildiklerinden ‘koalisyon propagandası’ yaptılar.

Argümanları ‘yenilir-yutulur’ cinstendi; “Siyasetimizdeki iki ana damar bir araya geldiğinde temel sıkıntıların aşılması çok daha kolay olur, karşılıklı anlayış ve diyalog ortamı tesis edilir, gerilimler azalır, kutuplaşma ortadan kalkar” filan.

Bu tiplerden “yaşı müsait olanların” 28 Şubat sürecinde neler yaptıklarını, memleket karşıtlarının “gözlerine girmek için” bize nasıl hücum ettiklerini unutmak ne mümkün.

Her kritik dönemde, “maddi menfaatleri”, “kariyer plânlamaları” neyi gerektiriyorsa onu yaptılar.

İdare ettiler, “yandaş” göründüler, “candaş” göründüler...

Paralel yapı güçlüyken “Paralelci Vakıf”tan çıkmaz, o sayede “pozisyon” devşirirlerdi.

Sonra, sıkı “antiparalelci” oldular, 7 Haziran’da tek başına iktidar gidince bu konuda “kontrollü bir şekilde” yumuşadılar filan...

Sayın Erdoğan’ın biraz sarsılmaya başladığını gördüklerinde “ufak ufak saf değiştirme” vaziyeti almaya başladılar, durum değiştiğinde eski pozisyon, yine değiştiğinde bir başka pozisyon, fırıl fırıl!..

Öylesine geniş bir yelpazede hareket ediyorlar ki, yarın öbür gün, Allah muhafaza, 28 Şubat şartları geri gelse, öyle bir hava esse “oralarda” da yerleri hazır!..

Omurgalı adam yaklaşırken biraz çekinir, bunlar için her yol Paris!..

Sanki, “ölüm” yok, “hesap yok”, her şey “dünya hayatı”ndan, “vadi”“çukurambar” hayatından ibaret!..

Araçlar amaca dönüştü ne yazık!..

(…)

 “Yeni Türkiye” son derece istikrarlı bir yapı anlamına gelir, “Yeni Türkiye”de bir takım “lobi”lerden ziyade vatandaşın ağırlığı hissedilir, bu da hariçteki ve dahildeki bazı unsurların işine gelmez!..

Vatandaşın 7 Haziran’da verdiği mesajı “koalisyon talebi” olarak değerlendirdiklerinde şiddetle karşı çıkmıştık bu tiplere…

Şükür, 1 Kasım seçiminin sonuçları bizi doğruladı.

Bu seçimlerde de vatandaşın verdiği “temel mesajın” altını ısrarla çiziyorum:

“Ey AK Parti!” dedi vatandaş:

“Kredim sonsuz, sınırsız değildir. Bugüne kadar çok iyi işler yaptın ama bazı işleri de içinden çıkılması son derece güç hale getirdin. Artıların eksilerinden çok daha fazla olduğu için, an itibarı ile daha iyisi olmadığı için, yedi düvelin saldırısına maruz kaldığın için oyumu bir kez daha sana veriyorum. Seni neredeyse tam yetki ile donatıyor, bütün mazeretlerini elinden alıyorum! Ne yapacaksan, bir an evvel yap artık!”

Evet efendim…

Artık bir yerlere getirmek lâzım bu işleri...

Yoksa...

Vatandaşın estirdiği rüzgarın “gücü” gittikçe kesilmeye ve gündem değişmeye başlar!” (*) 21 Kasım 2005/Yeni Akit

*

İşte dostlar...

Kıymetli Okuyucumuz Nurşen Akıllı Hanımefendi’ye söz verdik, gereğini de yerine getirdik.

Bu yazıda dost ikazları vardı.

İstanbul ve Ankara büyükşehir yönetimlerinin kaybedildiği yerel seçim öncesinde de bir şeyler söylemeye çalışmıştık da…

Ne yazık ki,

Çokları anlamamıştı bizi…

Anlayanların büyük bir kısmı da, yanlış anlamıştı!

Şimdi…

Geldiğimiz noktada, “ikazlarımızı” kırmadan dökmeden dile getirmeye devam etmeye çalışacağımızı…

Bunu “goygoyculara”, “ince hesapçılara”, “kariyercilere”   rağmen yapmaya çalışacağımızı belirtiyorum.

Kısmetse devam…

Rabbim, “Güzel Memleketim”in yardımcısı olsun.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar