Serdar ARSEVEN

Serdar ARSEVEN

Mail: [email protected]

Ev hanımlarına emeklilik, aileyi koruma kalkanı

Ev hanımlarına emeklilik, aileyi koruma kalkanı

Sayın Cumhurbaşkanı’nın önceki gün açıkladığı “Cumhur İttifakı Seçim Beyannamesi”nde,

Aileyi Koruma Kalkanı Programı var, ev hanımlarının emekliliğine destek verme ve gençleri aile kurmaya teşvik etme vaadi var.

Yazıya böyle girdik.

Şöyle devam edelim:

Rahmetli Kayınvalidem ile Muhterem Kayınpederim 60 küsur yıllık evlilikleri boyunca büyük aşk yaşadılar.

Paraları pulları fazla değildi.

Köyde yaşıyor, “tabandan” emekli maaşı ile geçiniyorlardı.

Bir inekleri, birkaç küçük baş hayvanları, bir de köpekleri vardı.

*

Çok zor günler geçirdiklerini anlatırlardı hep…

Bütün zorlukları , Allah’ın izniyle ve büyük sevgileriyle aştıklarını söylerlerdi.

Kayınpederim, şimdilerde köydeymiş…

Merhume Hanımefendisi’nin mezarı başında, dualar ediyormuş.

O’nu ne kadar sevdiğini anlatıyormuş…

Fakire, fukaraya da O’nun ruhu rahat etsin diye sadaka dağıtıyormuş…

Ne güzel bir hayat, ne güzel bir evlilik.

Mezarda olduğunuzu düşünün:

Başınızda, “mekânınızın cennet bahçelerinden bir bahçe olması için” dua eden beyefendinizin ya da hanımefendinizin olmasını istemez miydiniz?

Elbette çok isterdiniz.

Feministler de ister bunu da, itiraf edemezler, bakmayın siz!..

*

Ne yazık ki, çoğu yuva güzel gitmiyor bu devirde.

İşte, size bir “acı” diyalog:

Önünden geçerken “Vayyy, Serdar Abi, nasılsın, Ramazan olmayaydı birlikte çay içerdik!” denilerek davet edildiğimiz dükkânda, şu “Kadın-Aile, 6284 Sayılı Kanun, feminizm” meseleleri açıldı.

Düşüncelerimizi dile getiriyorduk ki, bizim gibi misafir olduğunu söyleyen genç, “Hazır bulmuşken, bir iki soru sorayım size” dedi.

Evlenmek istiyormuş.

-Hayırlı olsun, Rabbim güzel bir yuva nasip etsin.

“Amin” dedik hep birlikte.

“Amin de abi, merak ettiğim bir şey var:

Şimdi evlendim diyelim, benim bir evim bir de arabam var, onlar yarı yarıya mı oluyor?”

Soruyu anlamıştım, cevabını da biliyordum ama konunun gideceği yeri beğenmediğimden anlamazlıktan gelmeye çalıştım.

Diyelim ki boşandık” diyerek bir adım daha attı genç.

“Allah korusun, ağzını hayra aç!” dedim.

Dinlemedi:

“Abi, diyelim ki boşandık; evin, arabanın yarısı kadının mı oluyor?”

*

Kızdım biraz.

“Güzel kardeşim” dedim;

“Daha evliliğe adım atmadan, bunların hesabını mı yapıyorsun?!

Bir evlilikte, karı-kocanın beyinlerinde şüpheler olursa, güven duygusunda kırılmalar olursa, işler hiç de güzele varmaz Allah muhafaza! Evleneceksin de, ayrılacaksın da… Öyle bir durumda ne olur, bunu mu düşünüyorsun! Geç bunları, geç lütfen!”

Yok, genç ısrarcı.

“Abi, belli mi olur, sen bir cevap ver hele!”

“Tamam kardeşim, rahatlayacaksan bu sevimsiz soruna cevap vereyim: O, evlilik sırasında edinilmiş mallar içindir. Yani evlenmeden önce senin üzerinde olanlar, senindir, yarı yarıya değildir! Oldu mu şimdi, rahatladın mı!”

“Oh, bu iyiymiş, şimdi onların yarısını alamıyor yani!”

*

Muhabbetten iyice sıkılmıştım ki, bir soru daha geldi:

“Peki, oldu da boşandık… O zaman nafaka meselesi ne olacak!”

“Ya, deme şunu, ne boşanması!”

“Oldu da boşandık abi, olur ya… Nafaka meselesi dedikleri gibi ömür boyu mu, yoksa ben başkasıyla evlenince bir süre sonra biter mi?”

*

Süresiz nafaka meselesi!..

Hayır bitmez!..

Ömür boyu!..

Süresiz, müebbed hapis gibi!..

*

“Ya kardeş” dedim, “Aklında fikrinde boşanmak! İnancımıza göre, evleneceğin kişiyi seçerken nelere dikkat etmen, hangi özellikleri göz önünde bulundurman lâzımdır? Sen bunlara odaklan, gerisini de tevekküle bırak!”

“Tevekkül?”

“Yani, Allah’a güven!”

“Abi, Allah’a güveniyorum da, kullarına güvenmiyorum!”

*

Of ki of…

Of ki, ne of!

*

Genç, “En iyisi evlenmemek galiba”ya kadar getirdi işi.

Dükkân sahibi, “Hocam, niceleri var böyle. Kimisinde evlenmeyi geciktiren maddi sıkıntılar, diğer yandan bu tür meseleler… Senin hep yazdığın 6284 sayılı kanun, cinsiyet ayrımcılığı… Çocuk üniversite bitirecek, daha yükseğini yapacak, iş bulacak, para biriktirecek ve bir de ömür boyu nafaka, kadın beyanı esas meselesi…”

*

Şimdi, bu yazıyı okuyanlar içinde yukarıdaki sohbetin gerçek olup olmadığını merak edenler bulunacaktır.

E, kimseye güven olmuyor bu devirde!..

Kimin eli kimin cebinde belli değil, at izleri ile it izleri iyice karıştı!..

Ne yapalım, şüphe edenlerden Ankara’da olan varsa ya da yolu Ankara’ya düşen…

Twitter’daki DM’den bize ulaşsın…

Müsait vaktimizde, o dükkâna birlikte gidelim, sohbeti bir kez daha dinleyelim!

*

Sıkıntı büyük, evet.

Daha önce defalarca ifade ettiğimiz gibi, Kadın ve Aile Bakanı Derya Yanık, “en hızlı yaşlanan Kıta Avrupası’ndan bile 4-5 kat hızlı yaşlandığımızı” söylüyor.

“Avrupa’nın 100, 120 yılda yaşadığı yaşlanma hızını, Türkiye 20-25 yılda tamamlayacak!” diyor.

Bu konuda “geri döndürülemez ölçeği geçtiğimizi” öne sürüyor.

Önümüzdeki süreçte çok daha fazla “huzurevi”ne ihtiyaç duyacağımızın altını itinayla çiziyor!

Üstelik,

“Sayın Cumhurbaşkanımızın ’en az üç çocuk’ tavsiyesinin arkasında çok esaslı bir araştırma var” diyor. (Kaynak: Anadolu Ajansı)

*

Sayın Bakan ne diyor aslında?

Anlayabildiğim kadarıyla şöyle:

1-Ortalama yaşam süresi artıyor,

2-Evlenme oranları hızla azalıyor,

3-Boşanma oranları hızla artıyor,

4-Evlenenler, evliliklerini sürdürenler de çocuk yapmak istemiyor ya da çok az çocuk yapmak istiyor!

5-Gençler ve orta yaşlılar artık anne ve babalarına bakmak istemiyor!

6-Zaten evlerimizin çoğu da, anne-babayı kabule müsait değil!

7-Aile, sokak, okul dönemlerinde de çocuklarımıza, “Anne-babaya” bakmanın önemini yeterince anlatamıyoruz!

8- Onlar için güzel misaller olamıyoruz!

9-Bu kapitalist düzende, hem kadın hem de erkek çalışmak mecburiyetinde olduğu için, çocuk yapmak gittikçe zorlaşıyor.

10-Sayın Cumhurbaşkanımız, boşuna “en az 3 çocuk” tavsiyesinde bulunmamıştı ama…

"Nüfusun hızla yaşlanmasında, geri döndürülemez ölçeği geçtik!"

Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç!

*

Merhum İstiklâl Şairimiz der ki:

“Kenar-ı Dicle’de kurt kapsa koyunu,

Gelir de adl-i ilâhi Ömer’den sorar onu!”

Evlenmelerin hızla azalması, boşanmaların hızla artması, neslin Sayın Aile Bakanı’nın da “tespit” ettiği gibi hızla yaşlanması…

Yani, hızla kuruması…

Çok ciddi bir meseledir.

Beka meselesidir!..

“Geri döndürülebilecek ölçeği geçtik!” demekle halledilebilecek bir mesele değildir!

Asla değildir!

Petrol bulabilirsiniz, doğalgaz bulabilirsiniz, bugün maddi sıkıntılarınız olur, yarın zenginleşebilirsiniz…

Ekonomi işleri bir şekilde yoluna girebilir…

Amma velâkin, Aile gittim mi ne kadar kazansanız boş!

Para saadet getirseydi, dünyanın en zengin insanları en mutlu insanlar olurdu.

Yazının başında “aşklarını” anlattığım Merhume Kayınvalidem ile Muhterem Kayınpederim, hiç de zengin bir çift değildi.

Ama çok mesutlardı!..

*

Yazının başında da ifade ettiğimiz gibi;

Sayın Cumhurbaşkanı’nın önceki gün açıkladığı “Cumhur İttifakı Seçim Beyannamesi”nde,

Aileyi Koruma Kalkanı Programı var, ev hanımlarının emekliliğine destek verme ve gençleri aile kurmaya teşvik etme vaadi var.

Bakalım;

Önümüzdeki süreçte kısmetse göreceğiz.

Aile meselesi, beka meselesi…

Bugüne kadar olmayanlar, olamayanlar önümüzdeki süreçte olabilecek mi?

*

Kadın ve Aile Bakanı’nın “Kıta Avrupası’ndan bile 4-5 kat hızlı yaşlanıyoruz!” diyerek işaret ettiği vahim gidişâta son verilebilecek mi?

“İnşaAllah” diyelim…

Ve…

“Aksini düşünmek bile istemiyoruz!” "vurgu"suyla bitirelim!

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar