Serdar ARSEVEN

Serdar ARSEVEN

Mail: [email protected]

Hamide Teyze 'O Kitabı' Boşuna Hediye Etmedi!..

Hamide Teyze 'O Kitabı' Boşuna Hediye Etmedi!..

“Ey İnsanlar!..

“Geliniz, dinleyiniz, belleyiniz!..

İbret alınız!

Yaşayan ölür, ölen fenâ bulur…

Olacak neyse olur.

Yağmur yağar, otlar biter; çocuklar doğar, annelerinin ve babalarının yerini alır.

Derken hepsi silinip gider.

Olayların ardı arkası kesilmez.

Hepsi birbirini kovalar.

Kulak tutunuz, dikkat kesiliniz; gökte haber, yerde ibret alınacak işaretler var.

Yeryüzü büyük bir dîvan, gökyüzü bir yüksek tavan…

Yıldızlar, yürür, sular durur…

Gelen kalmaz, giden gelmez...

Acaba vardıkları yerden hoşnut olup da mı kalıyorlar?

Yoksa orada kalıp da uykuya mı dalıyorlar?

Yemin ederim, yemin ederim ki, Allah’ın indinde bir din vardır ki, şimdi içinde bulunduğumuz dinden daha sevgilidir.

Ve Allah’ın gelecek bir Peygamberi vardır ki, gelmesi pek yakındır. Gölgesi başımızın üstünde…

Ne mutlu o kimseye ki, O’na iman eder; O da kendisine hidayet…

O’na isyan ve düşmanlık edecek olana da eyvah!..

Ömürleri gaflette geçen topluluklara eyvahlar olsun!..

Ey insanlar!..

Hani ya babalar, dedeler, atalar?..

Nerede soy sop?..

Hani ya süslü saraylar ve mermer binalar yükselten Ad ve Semûd milletleri?

Hani ya, dünya varlığından gururlanıp da;

-Ben sizin en büyük rabbiniz değil miyim? Diyen Firavunla Nemrut?

Onlar zenginlikçe ve kudretçe sizden çok üstündüler.

Ne oldular?

Toprak onları değirmeninde öğüttü, toz etti, dağıttı.

Kemikleri bile eriyip gitti.

Çatıları yıkılıp süpürüldü.

Şimdi onların mekânlarını köpekler şenlendiriyor.

Sakın onlar gibi gaflete düşmeyin, onların yolundan gitmeyin.

Her şey fâni, bâki olan Allah…

Ortaksız ve benzersiz, mutlak bir Allah.

Tapınılacak ancak O…

Doğmuş ve doğurmuş olmaktan münezzeh Allah.

Evet, evet…

Olup bitenlerde, gelip geçenlerde bize ibret olacak çok şey var.

Ölüm bir ırmak….

Girecek yeri çok ama çıkacak yeri yok…

Büyük, küçük hep göçüp gidiyoruz.

Herkese olan, size ve bana da olacaktır.”

*

Hz. Muhammed’e (s.a.v.) risalet görevinin verilmesine kısa bir vakit kala…

İyâd Kabilesi’nin büyüğü Kuss Bin Sâide, yüz yaşına ayak basmak üzereyken, bu dillere destan hitâbesini okuyor.
Kuss Bin Sâide, Allah Resulü’nün (s.a.v.) bu kutlu vazifeyi çok yakında alacağını “sezen” kalp gözü açık kullardan…

Sözlerinde hikmet çağıldayan bir kalp âlimi.

Rahmetli Necip Fazıl Kısakürek Üstad, İslâm’ın  makbul eserlerinden Kısas-ı Enbiya’nın yazarı Merhum Ahmet Cevdet Paşa’dan, üslûbunu mümkün olduğu kadar az örseleyerek aldığını belirtiyor bu hitabeyi.

“Çöle İnen Nur”u, geçtiğimiz günlerde bahsini ettiğimiz hayır, hasenat savaşçısı Hamide Hanımefendi hediye edince…

Bir kez daha, bu kez kalbimi aklımın önüne alarak okudum.

 İçinde bulunduğum kasvetli iklimde, kalbi öne alan okumalar “Şifa”ya vesile olur İnşaAllah.

Kus b. Sâide, Câhiliye Arapları içinde öldükten sonra dirilmeye inanan ilk kişi.

Yalnız Allah’a inanıyor, hitap ettiği toplumu putlardan uzak durmaya, Allah’a ibadet etmeye çağırıyor ve onlara yakında bir Peygamber’in geleceğini haber veriyor.

Nasip işte, bu büyük sezginin sâdır olduğu kalp, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) dâvet vaktine erişemeden duruyor.

Ölüm, “Büyük Müjde”ye kısa bir vakit kala geliyor.

Kâinat’ın Efendisi (s.a.v.), “nasibin” en büyüğünden mahrum kalan “Güzel Kalpli İnsan” için, şöyle buyuruyor:

“Ümit ederim ki, Allah, kıyamet gününde, Kuss Bin Sâide’yi ayrı bir ümmet olarak bana gönderir!”

*

 Bütün bunlardan nasıl hisse kapmak gerek?

Birincisi, her şey “nasip” meselesi.

Kalbimizin kaç atışının kaldığını hiçbirimiz bilmiyoruz.

Bununla birlikte kalbimizin her şartta “doğruya yönelme” kabiliyetinde olduğunu biliyoruz.

Yeter ki, kalplerimizin üzerlerine dökülmüş betonları söküp atmak  için gayretimiz olsun.

 Kuss Bin Sâide, Hz. Muhammed’e (s.a.v.) kutlu vazifenin tebliğ edilmesinden önce, meselenin ruhunu…

O ruhun da “Tevhid” olduğunu ne güzel de görmüş.

Biz, Kuss Bin Sâide’den çok daha kısmetli kullarız, elimizde Kur’an ve Sünnet…

Nice mübarek “âlim”in yüreklerini ve beyinlerini çatlayıncaya kadar gererek vücuda getirdikleri ve bize ulaştırdıkları muhteşem birikim.

*

Ve, Cahiliye’nin koynunda yaşayan Kuss Bin Sâide’nin, bir asra merdiven dayadığı günlerde, kalbinden ağzına, oradan da göklere yükselen şu ikazı:

“ Her şey fâni, bâki olan Allah!”

*

Hayır, hasenat Savaşçısı Hamide Teyze, Merhum Necip Fazıl Kısakürek’in “Çöle İnen Nur”unu boşuna hediye etmemiştir bana.

Yüreğinin sesini dinlemiştir.

Ben de boşuna kaleme almış değilim bu yazıyı.

Olur ki, bir genç…

“Çöle İnen Nur”dan istifade eder, bu vesileyle.

Olur ki bir genç…

Bununla da yetinmez…

“Rahmetli Necip Fazıl’ın Gençliğe Hitabesi”ni aklıyla kalbini buluşturarak okur…

*

Bir “Genç” az mı sizce?..

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar