Serdar ARSEVEN

Serdar ARSEVEN

Mail: [email protected]

Kanal İstanbul seçim kazandırır mı?..

Kanal İstanbul seçim kazandırır mı?..

Başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere, “radikal muhalefet cephesi”nin önde gelen isimlerinin Kanal İstanbul’a karşı çıkış gerekçelerine baktığınızda, “seçim projesi”  söylemini görüyorsunuz.

İmamoğlu’’nun “Kanal İstanbul, bir devlet projesi değil, bir seçim projesidir!” şeklindeki değerlendirmesi ve diğer radikal muhalefet temsilcilerinin buna benzer lâfları, endişeyi ortaya koyuyor:

“Bunlar, bu seçimi de böyle alacaklar!”

*

Kanal İstanbul’un yapılmasının ne kadar gerekli, faydalı, hatta zarurî olduğunu savunan iktidar kaynaklarını da, bu projenin İstanbul’u ve Türkiye’yi felâkete sürükleyeceğini öne süren muhalefet kaynaklarını da dikkatle okumaya, anlamaya gayret ediyorum.

İktidar cenâhından Külliye/ Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı, bu konunun “medya bilgilendirme” boyutunda hayli etkili.

Bizlere sürekli olarak gönderdikleri bilgilendirme dosyalarında, Kanal İstanbul’a niçin ihtiyaç duyulduğu, proje tamamlandığında Türkiye’nin ne gibi kazanımlar elde edeceği rakamlarla, ayrıntılı olarak anlatılıyor.

Bu konunun “asla ve kat’a oldu bittiye” getirilmediği; üniversitelerin, yerli ve yabancı bilim adamlarının, dünyanın önde gelen laboratuarlarının, firmalarının proje üzerinde ayrıntılı olarak çalıştıkları anlatılıyor.

Kanal İstanbul’a karşı çıkan “radikal sol meslek örgütlerinden” gelen raporlara baktığımızda ise, bu tavrın daha çok ideolojik sebeplere dayandığını görüyoruz.

Bunların gönderdikleri raporlarda, bölgenin “belki de Araplara verilmiş olabileceği” yollu ifadelere rastlıyorum meselâ.

TMMOB, Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin Şubesi’nin  “14. Dönem Yönetim Kurulu”  imzalı raporunda, “Belki de İngilizlere verilmiştir, belki de Fransızlara, Amerikalılara verilmiştir!” filan yok, “Belki de Araplara verilmiş olabilir!” gibi tuhaf bir “yorum” var.

İfade aynen şöyle:

“Hatta yeni uydu şehrin neredeyse tümünün, yeni vatandaş yapılan zengin Araplara tahsis edilmesi bile plânlanmış olabilir!”

Böyle “olabilir”li ifade, bir öğrencinin lise bitirme proje ödevinde yer almış olsaydı, öğretmen sıkı bir fırça çekerdi herhalde.

Ne demek, “Zengin Araplara tahsis edilmesi bile plânlanmış olabilir!”?

Bilimsellik bu ifadenin neresinde?..

*

Her neyse…

Uzun ince bir yol bu.

Proje 15 milyar dolara bitermiş, en az 5 yılda bitermiş.

Tahminler muhtelif; 15 Milyar doları çok aşar, süre de en az 10 yıl olur diyenler de var mesela…

Türkiye gibi “kırılgan” bir ülkede o vakte kadar köprünün altından çok sular akar mı, akar…

Bununla birlikte, Sayın Cumhurbaşkanı’nın, “İktidara gelirsek, bu proje için kredi verecek bankalara, firmalara filan beş kuruş ödemeyiz!” yollu lâflar eden muhalefet sözcülerine “Devlette devamlılık esastır!” vurgusuyla hatırlattıkları önemli.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlı’nın bütün borçlarını üstlendi.

Bunu yapmak mecburiyetindeydi, yaptı ve Türkiye, Osmanlı’nın borçlarını “çatır çatır” ödedi!..

Osmanlı’nın borçlarını son kuruşuna kadar ödeyen Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne yapacak, kendisinin borçlarını mı ödemeyecek yani?

Muhalefet için bu yol, çıkmaz yol.

Kanal İstanbul için hangi imzalar atılacaksa, “Devlet” adına atılacak ve sonraki iktidarları da bağlayacak!..

Söke söke alırlar yani, tıpkı genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden aldıkları gibi.

Radikal muhalefet, şimdilerle epeyce sıkışmış gibi görünüyor.

Ne yapsalar, ne etseler, ‘Eski CHP’nin “İstemezük”çü çizgisinde durmuş olacaklar.

“Köprüyü Sattırmam!” diye bağıran Necdet Calp’ın durduğu yere saplanıp kalacaklar.

Bu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun hayli zamandır üzerinde çalıştığı “Yeni CHP Projesi”ni de sıkıntıya sokar!..

Öte yandan;

Vatandaşların kahir ekseriyeti, Muhafakârlık der, Kemalizm der, şunu der, bunu der, ama sonuçta “hane halkı ekonomisi”ne bakar.

Kanal İstanbul Projesi’nin çevresindeki geniş alanda sağlayacağı yeni iş imkânlarından faydalanacak, faydalanmayı umacak çok sayıda vatan evlâdı bu işi destekleyecektir.

Kanal İstanbul ekonomisi, doğrudan ve dolaylı getirileriyle çok sayıdaki vatandaş tarafından desteklenecektir.

Dünya ekonomisine yön veren büyük güçlerin de, Kanal İstanbul Projesi’ne çok ciddi karşı çıkışlar içine girmediklerini, girmeyeceklerini de görüyoruz.

ABD Devlet Başkanı Biden’in seçim öncesindeki “Erdoğan’ı muhalefeti destekleyerek devirme” vaadine haddinden fazla itibar ederek büyük “umutlara” kapılanların karşılarına ummadıkları bir durum çıkabilir!

Türkiye’nin Batı’dan koptuğu, ekseninin kaydığı gibi bildik “ideolojik değerlendirmelere” saplananlar, “yeni açılımlar” izleyebilirler!

Öte yandan;

Bazıları, “dünyayı ve Türkiye’yi sosyal medyadan okuma” yanlışına düşüyor.

Orada bambaşka bir dünya var.

Dünya gerçekleri ve ilişkilerin karmaşık yapısı, sosyal medyadaki “anlık paylaşımları” anlamsız kılar.

“Büyük Resme” bakmak lâzımdır.

O büyük resim, radikal muhalefetin “Bunlarınki seçim projesi” söyleminin tamamen isabetsiz olmadığını göstermektedir. Kanal İstanbul, bir ‘seçim projesi’ değildir ama seçim sonucu üzerinde çok etkili olabilir.

Kanal İstanbul Projesi, seçim sonucunu büyük ölçüde belirleyebilir.

Zira…

Şöyle bir genel kanaat çıkabilir ortaya:

“Devlet, Kanal İstanbul için her dönemi bağlayan imzaları atacak…

E, madem vaziyet böyle…

Niçin imzayı atanlarla devam etmeyelim?”

*

İmamoğlu ve diğerleri, “İstemezük”lerle ve “Temel Atmama Törenleri” ile bir yere varabilirler mi?

Göreceğiz.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar