Serdar ARSEVEN

Serdar ARSEVEN

Mail: [email protected]

​Siyonist soykırım ve Batı'da yükselen İslam!

İSRAİL’İN soykırımı ve Gazze’nin şanlı direnişi dünyayı derinden etkiliyor.

Yüzyıllardır gittiği her yere fitne tohumları eken, dünya-alemi sömüren pis ideoloji, Siyonizm, bugün bütün makyajı dökülmüş bir “ucube” yaratık olarak karşımızda duruyor.

İnsanlık, Siyonizm’in ne büyük bir belâ olduğunu görüyor.

Avrupa’nın, ABD’nin en büyük, en meşhur şehirlerinde toplanan büyük kalabalıklar, İsrail terör örgütünün zulmüne isyan ederken…

O kalabalıkları oluşturan bireyler, Siyonizm konusunu gündemlerine alıyor, dünyanın başına açtığı belâları görüyor.

Kendilerinden başka hiç kimseyi insan olarak görmeyen, hayvan olarak bile görmeyen…

Kendilerinin olmayan bebeklerin katledilmelerini “ibadet” belleyen…

Menfur emellerine ulaşmak için her türlü vasıtanın kullanılmasını “mubah” gören bir zihniyet dünyası bu…

Tefecilikten uyuşturucu ve organ ticaretine kadar her vasıtayı pis emellerine ulaşmak için kullanan habis zihniyet!..

İnsanlık her adımında bunlara “haraç” ödüyor…

Uçakla bir yere seyahat ettiğinizde ya da hastanız için ilaç aldığınızda, bunlara koca dilimler halinde kaynaklar aktarıyorsunuz…

Her alana el atmışlar, her yere sızmışlar…

İnsanların en mahrem yerlerine kadar, her taraflarını kuşatmışlar…

Bunu bütün dünya çok net bir şekilde görüyor artık.

Türkiye’de, Siyonizm’in pisliklerini, en net, en anlaşılır, en akıllara kalplere hitap eder şekilde dile getiren Siyaset ve Devlet Adamı Rahmetli Erbakan Hoca’ydı malûm…

O, Siyonizm’den bahsettikçe, “Haim Nahum Doktrini”nin maddelerini saydıkça, bazı suratlarda alaycı gülümsemeler belirirdi.

Rahmetli Erbakan Hoca’nın söylediklerini birer “masal” ve “vehim” olarak nitelendirenlerin, Merhum’un “hayâl âleminde yaşadığını” öne sürenlerin oranı hayli fazlaydı.

İçinde bulunduğumuz süreç, Siyonizm’i araştıran herkesin karşısına bir şekilde Rahmetli Erbakan Hoca’yı çıkartıyor…

Rahmetli Erbakan Hoca’nın işaret ettiği “Haim Nahum Doktrini”nin maddeleri birer büyük gerçek olarak önümüzde duruyor:

1-Aç bırakacaksın,

2-İşsiz bırakacaksın,

3-Borca esir edeceksin,

4-Dininden, inancından uzaklaştıracaksın,

5-Böleceksin,

6-Böldüklerini birbirleri ile çarpıştıracaksın,

7-Yumuşak lokma haline getirip yutacaksın.

Siyonizm, bazı ülkelerde bu maddelerin hepsini, bazı ülkelerde de bir kısmını uygulamaya koyuyor değil mi?

Bunları artık hemen herkes görüyor…

İsrail Terör Örgütü’nün soykırımını izlerken ağızlarına geleni söyleyenlerin üzüntüleri, öfkeleri bilince dönüşüyor…

Bu bilinçlenme de, Siyonizm’in sonunu getiriyor.

Sürece Batı’yı yakın takibe alarak baktığınızda, çok güzel gelişmelerin meydana geldiğini fark ediyorsunuz…

Boşluktaki Batı, bağlanması gereken güzellikleri nihayet fark ediyor.

Boşluktaki, evet…

“Gelişmiş” denilen bazı batı ülkelerine gittiğimde, üzerlerinde “satılık” levhalarının bulunduğu kiliseler görmüştüm.

“Cemaat” kalmayınca, yakıt, sigorta ve bakım masrafları karşılanamayınca mecburen “satılığa” çıkartıyorlar kiliselerini!,,

Satılık kiliselerden bazılarını da Müslümanlar satın alıyor, Cami yapıyor!..

Hollandalı “din” adamı Anton van Diesen, Saint Clement Kilisesi’ni “satışa” çıkartmalarının sebebini bakın nasıl dile getiriyor:

“Üzgünüm Kilisemiz satılık, zira artık insanlar Tanrı’ya inanmıyor!”

Doğru…

Batı’da insanlar kiliselerden koptular…

Tahrif edilmiş “din”lerinden iyice uzaklaştılar…

Ateist oldular…

Daha doğrusu “hedonist” (zevkperest) oldular.

Her önlerine uzatılan “zevk vaadine” sarıldılar.

“Zevk” diye önlerine uzatılanların bir süre sonra anlamlarını yitirdiğini, dahası kendilerini ve ülkelerini felâkete sürüklediğini görünce de, arayışlara girdiler.

Malûm, her arayan bulamaz ama bulanlar arayanlardır.

Arayan Mevlâ’sını da bulur, belâsını da…

Soykırımcı İsrail belâsını buldu,

Batı ise Mevlâ’sını buluyor Allah’ın İzniyle!..

Batı’da İslam’a yönelenlerin, hidayete erenlerin sayısının hızla arttığını hepimiz biliyoruz…

Bu durumu, Batı’nın ırkçıları “büyük bir tehdit” olarak görüyor ki… Doğrudur; insanlık için büyük güzellik, kendileri için ise büyük

tehdit!..

Ne yaparlarsa yapsınlar, önünü kesemiyorlar bu güzel yönelişin.

Batı’nın ırkçılarını fonlayan Siyonizm’in İşid adını verdiği terör örgütünü üretme sebeplerinden birincisi “Arz-ı Mev’uda yol açmak”, ikincisi ise, Batı’daki İslâm’a yönelişin hızını kesmek!..

İnsanlar İşid üzerinden yapılan menfi propaganda yüzünden İslâm’ı “öcü” olarak görecek ve dolayısıyla Müslüman olmaktan vazgeçecek!..

Hesap buydu ama tutmadı.

Zira, Batı eğitiminin bizde olmayan bir özelliği var;

Oralarda, araştırmaya çok daha fazla önem veriliyor.

Bizde ezber, oralarda ise araştırma-muhakeme öne çıkıyor.

Batıda eğitim görmüş birisinde ilk dikkatinizi çeken, bilmediği bir konu önüne geldiğinde çok rahat bir şekilde “Bilmiyorum, bu konu hakkında bilgim ve fikrim!” yok diyebilmesidir.

İnsan neyi bilmediğini bildiğinde, bilmediklerini öğrenmenin yolunu da açmış olur.

Araştırmaya, sorgulamaya ağırlık veren eğitim sisteminde yetişmiş olan batılılar, devlet adamlarının, Siyonizm uşağı rezil politikacılarının, küresel medya organlarının önlerine koyduklarını sorgulaya sorgulaya, doğruya ve güzele yaklaşıyorlar.

Siyonizm’in makyajını döken “Gazze Soykırımı” gibi yürek yakıcı gelişmeler, Batı aklının vicdanlarla, kalplerle buluşmasına vesile oluyor.

Akıl, vicdan, kalp uyumuna doğru yolculuk esnasında İslam’a ilgi artıyor.

Ve birçok misaline şahitlik ettiğimiz üzere, Batı’da Müslüman olanların sayısı hızla artıyor.

İnsanın “inancını” anadan, babadan, toplumdan miras olarak,

“geleneksel olarak” edinmesiyle, İslam’a uzak bir toplumda yaşıyorken, araştırarak- tefekkür ederek, kötüyü ve iyiyi bir arada görerek sahip olması arasında çok büyük fark var.

Miras, genellikle har vurulur harman savrulur.

Emek ile, alın teri ile kazanılanın kıymeti çok daha fazla olur.

İnsanoğlu, emeği ile kazandığını harcarken çok daha hesaplı, kitaplı davranır.

Dikkatinizi çekiyordur; bizim “sonradan Müslüman olanlar” dediğimiz insanlar, ibadetlere riayet konusunda çok daha hassas oluyorlar.

Namazda söylediklerinin anlamlarını öğrenmeye, ibadetlerini şuur desteği ile yapmaya çok daha fazla önem veriyorlar.

“Sonradan Müslüman olma” dediklerinizde “israfa, gösterişe” pek şahit olmazsınız…

Makam, mevki, servet ihtirasları görmezsiniz…

Konuşanları can kulağı ile dinler, karşısındakilere kıymet verirler.

“Batı’daki Müslümanlar”dan öğreneceğimiz çok şey var yani…

Bugünlerde iki kitle ders veriyor bize:

1-Gazze’deki şanlı direnişçiler,

2-Vicdanları, akılları Siyonizm’e, Soykırım’a, Siyonizm uşağı politikacılara isyan eden ve bu isyanlarını “yasaklamalara” rağmen büyük kitleler halinde, coşkuyla ifade eden batılılar, oralardaki büyük maddi kayıplara uğramayı göze alarak isyan eden ünlüler…

******

Rahmetli Metin Yüksel derdi ki:

“Sen oradan kıracaksın zinciri, ben buradan…

Bir gün mutlaka kavuşacak ellerimiz…

Her şey aydınlığa çıkmak için,

Her şey Mutlak Bir için.”

******

Gazze’deki Şanlı Direnişçiler ile Batı’daki “vicdan yüklü” insanların elleri buluşuyor.

Batı’nın “dinsizlik” batağındaki kitleleri her geçen gün İslam’a yaklaşıyor.

Aman ha, bizler, inancımızın “mirasyedisi” olmayalım!..

İnancımızın insanları olmaya bakalım!

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar