Serdar ARSEVEN

Serdar ARSEVEN

Mail: [email protected]

​Üniversite tercihleri… Kendiniz Karar Verin… Başkasına Bırakmayın!..

​Üniversite tercihleri… Kendiniz Karar Verin… Başkasına Bırakmayın!..

Genç bilebilse, yaşlı yapabilse!”

Bizim yaşlara gelen, güzelim vakitlerini ne boş işlerde harcadığını düşündükçe “ah!” çeker.

Genç ise, hayatının ne kadar mühim, ne kadar “verimli” bir döneminde olduğunu düşünmez çoğu zaman.

***

“Az sayıdaki” genç, nefsinin ve çevresinin baskılarından sıyrılarak “yol haritasını çizmeyi” başarıyor.

Gerisi, vakitleri savura savura meçhule gidiyor.

Elbette her şey önceden hesaplandığı gibi olmaz, hayat yolunda bir dolu engel var ama insanın bir “stratejisi” olacak.

Yoksa, yaprak önünde sürüklenen yaprak.

***

Bugünlerde, milyonlarca genç vatan evlâdı  “üniversite tercihlerini” belirlemenin derdinde.

Anne ve babalarla birlikte hummalı bir “tercih” arayışı var.

Bazı okuyucularımız, konuya ilgimizi bilmelerinden dolayı arayıp tavsiye istiyor...

Ben “kişisel gelişim” kitaplarının, genel uzman tavsiyelerinin çok da işe yarayacağına inanmam.

Zira, her insan ayrı bir dünya.

Genetik farklı, aile farklı, coğrafya farklı, ana dil farklı, ana dili kullanma kabiliyeti farklı, karakterler farklı, vesaire, vesaire…

Bunca farklılık varken, kişiye hitap edecek “tavsiyeleri” nasıl vereceksin?

Olsa, olsa kendimi anlatabilirim.

Ben, geriye dönüp baktığımda, kıymetli vakitlerimin en az üçte ikisini iyi bir şekilde değerlendiremediğimi görüyorum.

Taaa en başından, bir “yol haritam” olsaydı, bu kadar vakit kaybetmeyebilirdim.

***

Bugünlerde tercih çilesi çeken talebeler için, “genel geçer tavsiyem”: “Size akıl veren, yönlendirmeye çalışan, bilgiçlik taslayan insanlardan bir günlüğüne uzaklaşın ve kalbinizin, aklınızın seslerine odaklanın!..

Çokları bildiğinden konuşmaz, konuşmak için konuşur!..

Herkesin her konuda fikri vardır, onlar için bir konuda konuşmak için bilgi sahibi olmak gerekmez, bir ağzın olması her konuda ahkâm kesme hakkını verir!..

“Yarım doktor candan, yarım hoca dinden eder” miş.

Bir hasta olmaya gör, her kafadan “tavsiyeler” gelir; şunu iç, şunu kullan, bir şeyciğin kalmaz!..

Had bilmezliğin, halden anlamazlığın, cehaletin, omurgasızlığın prim yaptığı toplumlarda ne kadar az istişare o kadar iyi sonuç!..

***

Benim “en az bir günlük uzlet” tavsiyem de bu çerçevede değerlendirilebilir.

İsteyen beni dinlememeyi tercih edebilir.

Amma velâkin, inancımızda “uzlet”in tavsiye edilmişliği de malûmdur.

“Üniversite tercihi” çok çok önemli.

Kişinin çevresinden etkilenerek, büyük ihtimalle de “yanlış yönde etkilenerek” vereceği karar, bütün hayatını ilgilendirecek, bütün ilişkilerini.

Üniversite, bir bakıma “son trenlerden biri” sayılabilir.

İlkokul, lise kişilik oluşturmayla geçiyor.

İlkokulda bebeklikten çocukluğa, çocukluktan ilk gençliğe geçiş var.

Lise ise, ilk gençlikten gençliğe yürüyüşün tabii zorlukları, çelişkileriyle geçiyor.

Üniversitede ise olgunluğa adım atılıyor, iş artık iyice ciddiye binmiş ve kişi “kendi kararlarının sorumluluğunu üstlenmek mecburiyetinde” kalmış oluyor.

Hesabını vereceğin kararları başkalarının aklına, fikrine bırakmak olmaz.

Uzmanlığına gerçekten güvenilen kişilerden tavsiye alınır ama karar ve sorumluluk tamamen kişiye, yani “üniversite çağına” gelmiş “reşit” kişiye aittir.

Üniversiteliler, kendi kararlarını verebilecek ve sorumluluklarını yüklenebilecek yaştadırlar.

Ben o aşamaya geldiğim yıllarda, şöyle bir kenara çekilip “kendimle baş başa kalmamayı” büyük bir eksiklik olarak görüyorum.

Epeyce uzmandan fikir, tavsiye aldıktan sonra…

Kulaklarımı çevreye kapatıp, kendimi dinlemeliymişim.

Akıl ve Kalp!..

İkisi birlikte.

Biri yoksa, diğeri de yok!..

***

Üniversite Okurken, Çalışmak!..

Bu benim yaptığım ve sonuçlarından memnun kaldığım bir eylem.

Hem oku, hem çalış.

Ben etraftan gelen “Çalışma, derslerin asıl, okul uzatırsın yoksa!” tavsiyesine uymadığım için çok memnunum.

İyi ki dinlememişim onları!

Benim için iyi oldu, sizin için ne olur bilemem.

Geçtiğimiz günlerde Ankara’daki Ostim Teknik Üniversitesi’nin bir duyurusunu gördüm.

Her Ostim Teknik Üniversitesi öğrencisi, piyasa tecrübesi ediniyormuş.

Merak ettim, bilgi istedim.

Ostim (Sanayi Bölgesi) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın ve Ostim Teknik Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Murat Yülek’ten bilgi notları geldi.

 

Özetleyelim:

“Öğrencilerimiz daha ilk sınıftan itibaren haftada bir günlerini piyasada, şirketlerde geçiriyorlar. O derslerle ilgili notlarını şirketler veriyor. Bu öğrenciler, son dönemi de tamamen şirkette geçiriyorlar.

Bu büyük bir yenilik.

İkinci yeniliğimiz,  ‘Girişimcilik Karnesi.’

Öğrenci ne kadar girişimci olduğunu gösteriyor.

Bunu da puan toplayarak yapıyor.

Nasıl puan topluyor?

Şöyle:

Belli bir iş modeli etrafında şirket kurarsa, patent alırsa puan alıyor. Mesela, bir mekatronik öğrencisi ihtiyaç duyan sokak hayvanlarına protez bacak takmak gibi örnek çalışmalarla, bir yetimhane, huzurevi ziyaret etmekle puanlar topluyor. Okulu bitirdiği zaman diplomayla birlikte Girişimcilik Karnesi alıyor.

Bütün öğrencilerimiz 1. Sınıfta Girişimcilik Projesi 1 ve 2 derslerini alıyorlar. Öğrencileri birinci dönemden itibaren girişimci yapmaya çalışıyoruz. Bu, öğrencimiz mezun olduğu zaman şirket kuracak, girişimci olacak demek değil. Öğrenci belki bürokrat, gazeteci, akademisyen olacak. Önemli olan girişimci kafaya sahip olması.

***

“Özellikle Türk şirketlerinin bize söylediği şu: ‘Üniversite mezunları bir miktar teorik bilgiye sahipler fakat biz onları hiçbir şey bilmiyor olarak görüyoruz. Çünkü yaptığımız iş ve gerçek dünya hakkında bilgileri yok. Onları gerçek dünya üniversitesinde eğitmek zorundayız.’”

***

Evet, üniversiteyi okurken piyasa tecrübesini edinmek çok önemli.

Üniversite bitirme yaşı, piyasaya atılmak için oldukça geç bir yaş.

Vakti değerlendirmek gerek.

Üniversiteyi bitirmeden piyasa tecrübesi edinmek.

Ostim Teknik Üniversitesi, bir vakıf müessesesi.

Eğitimin belirlenmiş bedelleri var.

Burslardan istifade edilebilir.

Hem çalışmak hem de okumak gibi imkânlar olabilir.

Duyurularının en hoşuma giden tarafı, “Piyasa Tecrübeli Üniversite Mezunları” oldu.

Burası önemli.

Hangi üniversiteye, hangi bölüme gideceğinize karar vermeden önce,  “Hem okuma, hem çalışma” imkânlarını araştırın lütfen.

Okurken çalışma işini de aman ihmal etmeyin. Hayatı, “orta yaşlara” kadar ertelemeyin!..

Bir şeyler biliyoruz da konuşuyoruz kardeşim!

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar