Serdar ARSEVEN

Serdar ARSEVEN

Mail: [email protected]

Vatandaş diyor ki…

Vatandaş diyor ki…

“Yanlış yapıyorsun abi, yanlış yapıyorsun kardeş” diyenler var.

Vaktimin büyük bölümünü memleketin dört bir yanından arayan “okuyucularıma” ayırmam, enerjimi tüketirmiş.

Beni aşağı çeker, moralimi bozar, modumu düşürürmüş.

Bunlar oluyor.

Dertleşmek, dert dökmek, sıkıntılarına çözüm aramak, fikrimizi almak için” arayanların kahir ekseriyetinin moralleri bozuk.

Ülke düşmanlarından, bölücülerden, hayat pahalılığından, geçim sıkıntısından bahsediyorlar genellikle…

Değer erozyonundan…

 Milletin değerlerine hakaret eden sanatçı bozuntularından…

Eskiden böyle miydi. Ne büyüğe saygı kaldı, ne küçüğe sevgi. Ne dostluk kaldı, ne arkadaşlık.” diyorlar.

At iziyle it izinin birbirine karıştığını, kimseye güven kalmadığını söylüyorlar.

İllerindeki, ilçelerindeki kimi yetkililerin halktan kopuk olduklarını, çeşit çeşit işler çevirdiklerini, israf ve gösteriş bataklığına saplandıklarını anlatıyorlar…

Bu işin sonu nereye gidecek, gidişâtı hiç de iyi görmüyorum!” diyen vatandaşlarımız, bizi de “problemlerini yeterince vurgulu, ısrarlı, kararlı” şekilde gündeme getirmediğimizi söyleyerek eleştiriyorlar.

+++

Bir de bizim taraftan bakmak lâzım: Makam, mevki beklentimiz yok. Menfaat ilişkilerinin içinde değiliz. Günün birinde “düşmanlığa” dönüşmesi kaçınılmaz olan dünyevi menfaat birlikteliklerinden hep uzak durduk.

Bazı konularda, çok keskin tavırlar ortaya koymamamız, tamamen “memleket düşmanlarının” ekmeklerine yağ sürmüş olmama hassasiyetinden kaynaklanıyor.

Vakti zamanında, at izi ile it izi bu kadar birbirine girmiş değildi.

Saflar net gibiydi.

Destek verdiklerimiz ve karşı çıktıklarımız, net çizgilerle birbirlerinden ayrılmıştı ya da biz öyle zannediyorduk.

Bugün, “dost bildiklerimizin bazılarında” bile öyle haller, öyle tavırlar görüyoruz ki…

Yüklensen bir türlü, görmezden gelsen başka türlü!

Kimi zaman, “Yeter artık, bu işe girmemiz, ayar vermemiz şart oldu!” diyerek, ortalığa dalıyoruz

Bu sefer de, “Niyetin ne, ne yapmak istiyorsun, birilerine malzeme mi veriyorsun!” yollu hücumlara uğruyoruz.

+++

Çok ilginç bir ortam.

Tam da “Ne yapmak istiyorsunuz, vatandaşı anlamıyor musunuz, işlerin nereye gittiğini görmüyor musunuz?” muhtevalı çıkışlara ağırlık vermeye başladığımızda..,.

Birileri çıkıyor…

Mesela…

“Tek Parti” zihniyetinden bir monşer çıkıyor…

“Adalar Yunanlılarındır!” yollu lâflar ediyor.

Düşmanımızın kılıcını sallıyor!

Birileri çıkıyor, milletin mukaddesâtına saldırıyor.

Birileri çıkıyor, memleketin seçilmiş temsilcilerini alenen “Merhum Menderes’in akıbetiyle” tehdit ediyor. Memleketi 28 Şubat günlerinden de karanlık günlere sürüklemeye niyetli olduklarını ortaya koyan tavırlar sergiliyor.

Gücü ele geçirdikleri takdirde, terörle mücadelenin akamete uğratılacağını…

Sınırlarımızın az ötesinde “devletleşmeye” çalışan teröristlere “yolların açılacağını” düşündüren lâflar ediliyor…

Güvenlik güçlerimizin sınır ötesi terörle mücadele operasyonlarına bile “hayır” diyen zihniyet!..

Bunları görünce…

Bu sefer de dönüp düşünüyorsunuz:  “Mevcudu ikaza devam etsem mi, etmesem mi?”

İşte böyle;

Bir taraf, “iyice dağınık, dağılmış” bir görüntü arz ediyor.

Öbür taraf ise, “Mevcut gitsin de gerisi ne olursa olsun!” havalarında. Yukarıda bir yerlerde, “menfaat ilişkilerinin bir noktada düşmanlığa dönüşmesinin kaçınılmaz olduğunu” söylemiştik.

Bugün, mevcudu yıkmak için bir araya gelen “benzemezlerin” günün birinde çatışmaları ve bu çatışmaların da memlekete büyük zararlar vermesi kaçınılmaz.

Düşmanımın düşmanı dostumdur” kafasıyla bir araya gelenlerin neler yaşayacaklarını ve memlekete neler yaşatacaklarını “yerel yönetimler” tecrübesi epeyce ortaya koymuş durumda.

Altılı Masa’nın en büyük partisinin yönetimde olduğu belediyelerde, her grup payını istiyor.

Örgütün uzantısı olan parti, elde edilen seçim zaferinden aslan payını kendisine ayırarak, “Bizi böyle kullanıp kullanıp bir kenara atamazsınız!” demeye getiriyor.

Belediye seçimlerini masada bulunan 6’lının ve masanın az ötesindeki “örgüt uzantısı” partinin desteğiyle kazandılar.

Kimse “enayi” yerine konulmak istemez!..

Herkes payını ister.

Bunun böyle olduğunu, örgüt uzantısı partinin mensupları açıktan dile getiriyor...

Meclis’teki “Örgüt Uzantısı”nın  “O sıralarda bizim sayemizde oturuyorsunuz, kendinize gelin, sabrımızı taşırmayın!” diyerek diğer muhalifleri fırçalaması…

Örgüt Uzantısı Parti”nin, Cezaevi’nden seslenen “eski genel başkanı”nın6’lı masa unsurlarını yerin dibine gömmesi…

Düpedüz “Patronaj” hatırlatması!

Bizim oy desteğimize mahkûmsunuz!” diyorlar özetle.

Bir nev’i balans ayarı!..

Şimdiki iktidarın 6’lı masada bulunan eski önemli isimleri olan iki genel başkan da, bir şeylerden rahatsız…

Bunu ara sıra dile getiriyor…

Aba altından sopa gösterip, geri çekiliyor ikisi de.

Bunlardan biri, “Memleketi bu iktidarın elinde bırakmayacağız, ama azgın azınlığa da teslim etmeyeceğiz!” diyerek CHP’lileri fena halde kızdırmıştı.

Altı masanın bir başka Eski Ak Partili Genel Başkanı da, “Ömrüm CHP zihniyetiyle mücadele etmekle geçti!” demişti…

Bu iki genel başkanın medyadaki temsilcileri de, ara sıra , “CHP’liler bizi bile hazmedemiyor!” yollu çıkışlarıyla dikkat çekiyorlar;

“Baksanıza, Nagehan Alçı’ya, Akif Beki’ye bile, İmamoğlu’nun otobüsüne bindiler diye neler neler yaptılar!” hatırlatmasıyla!..

HHH

Masadaki altılının “mevcudu devirmeleri halinde,  iyice birbirlerine gireceği” yönünde birçok veri var. İşin sıkıntılı tarafı, 6’lı masadaki "çapraz ilişkileri" net bir şekilde gören vatandaşlar…

İktidarın  ne yapmak istediğini, niçin bu kadar dağınık bir görüntü arz ettiğini ve işlerin ne zaman toparlanacağını bize soruyorlar.

Ben de, kendilerine…

“Anlayabilirsem, size söylerim!” diyebiliyorum.

HHH

Bu hiç de iyi bir durum değil…

”Yukarı tükürsem bıyık, aşağı tükürsem sakal” ruh haline giren vatandaşın ne yapacağı hiç belli olmaz!

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar