Hüseyin LİKOĞLU

Hüseyin LİKOĞLU

Mail: [email protected]

Bir manşetin gerçeğe dönüşmesi

Bir manşetin gerçeğe dönüşmesi

Yeni Şafak, 23 Ocak 1995’te başladığı yayıncılık hayatında 29’uncu yılına girdi. “Türkiye’nin Birikimi” sloganıyla yola çıkan Yeni Şafak’ın ilk sayısının manşeti “Türkiye’nin Önü Aydınlık” idi.

Bugün baktığımızda bu ifade belki çok normal gelebilir. Ancak 1995’te hayal bile edilemeyecek bir öngörüydü bu manşet.

1990’lı yıllar belirsizliğin, karanlığın, kaosun en çok hissedildiği yıllardı. Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanı seçilmesini hazmedemeyenler düğmeye basmış, karanlığın ağlarını örmeye başlamıştı.

1991 yılında yapılan seçimler neticesinde Türkiye yeniden çok koalisyonlu dönemlere geri dönmüştü. Demirel ve İnönü öncülüğünde daha seçimler öncesinde başlayan Özal karşıtlığı, iki liderin seçimlerden sonra koalisyon kurmasına zemin oldu.

Seçimlerden sonra sadece Süleyman Demirel’in başında bulunduğu DYP ile Erdal İnönü’nün başında bulunduğu SHP arasında koalisyon kurulmadı; bugünkü HDP’nin ilk partisi olan HEP İnönü’nün SHP’sinin içindeydi.

Yeniden koalisyon dönemleriyle birlikte Türkiye tekrar kaos günlerine döndü. Faili meçhul cinayetler başladı. Uğur Mumcu öldürüldü, dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in uçağı düştü veya düşürüldü. Turgut Özal’ın ani ölümü, Sivas Olayları, Başbağlar Katliamı ve azgınlaşan PKK...

YENİ ŞAFAK ZOR BİR DÖNEMDE MEDYA SAHNESİNDE YERİNİ ALDI

Bir yandan bu karanlık olaylar yaşanırken, diğer yandan düşünce ve inanç özgürlüğüne yönelik baskılar iyice kendini hissettirmeye başlamıştı. 27 Mart 1994 seçimleriyle milletin istikameti belli olunca, Refah Partisi’ne yönelik halkın ilgisi, askeri vesayeti getirdi.

Daha 1995 seçimleri öncesinde ‘irtica’ piyasaya sürülerek, Refah Partisi hedef tahtasına konuldu. “Seçimlerde Refah birinci olursa asker darbe yapar mı, yapmaz mı” tartışmaları başladı.

Bu tartışmalara rağmen millet sandıkta Erbakan liderliğindeki Refah Partisi’ni birinci parti yaptı. Önce Meclis’in iradesine müdahale edildi, sandıktan birinci çıkan partinin hükümet kurması engellendi. Vesayetçilerin dayatmasıyla kurulan hükümet 4 ay dayanamadı.

Yeni Şafak işte böyle bir dönemde medya sahnesindeki yerini aldı ve “Türkiye’nin Önü Aydınlık” manşetini attı. Yeni Şafak’ın yayıncılık hayatının ilk yılları 28 Şubat darbesi ve vesayetçilerin her geçen gün baskılarının arttığı yıllardı.

Başörtüsü yasakları her geçen gün yeni bir üniversiteye sıçrıyordu. Üniversitelerin tamamında yasaklar uygulanınca sıra ilahiyat fakültelerine gelmişti. İlahiyat fakültelerindeki zulüm de kesmemişti yasakçıları, imam hatip liselerini de yasak kapsamına aldılar.

TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİN AYDINLIK OLDUĞUNA İNANANLAR BAŞARABİLİR

Böyle bir dönemde Yeni Şafak yayın hayatını sürdürdü, üstelik darbecilere ve dayatmalara meydan okuyarak. Fatih’te polis, sokaklarda sarıklı-cübbeli kovalarken, muhabir olarak bu olayları takip ettim. Karakolda cübbe ve sarıkların suç delili olarak istiflendiğine şahit oldum.

Bütün bunları geçmişin ne kadar kötü olduğunu hatırlatmak için yazmıyorum. Bu koşullarda bile ümitsizliğe kapılmadan Türkiye’nin önünün aydınlık olduğuna inanarak yolumuza devam ettiğimizi vurgulamak için hatırlatıyorum.

Yeni Şafak, yayın hayatının 29’uncu yılına da aynı heyecanla giriyor. Gezi olayları sırasında birileri ‘bekleyip görmenin’ hesabı içindeyken, Yeni Şafak olayların Türkiye’ye bir saldırı olduğunu ilân etmişti. 17-25 Aralık polis-yargı kumpasının gün yüzüne çıkmasını sağlayan Yeni Şafak, 15 Temmuz’da ise direnişin sesi olmuştu.

Bütün bunları, Türkiye’nin geleceğinin aydınlık olduğuna yürekten inananlar yapabilir. Daha nice yıllar temennisiyle tüm okuyucularımıza sonsuz teşekkürler…

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar