Hasan KARABULUT

Hasan KARABULUT

Mail: [email protected]

Bizim batı aşıklarına-2

….Böyle bir çağda Müslümanların Endülüs Medeniyeti adeta batı insanına Allah’ın büyük bir lütfu olmuştur…

Diyerek ilk yazımızı tamamlamıştık. Vereceğim örneklerle ne demek istediğimi daha açık anlayacaksınız.

Endülüs İslam Medeniyeti’nin insanlığa yaptığı hayırlı hizmetlere ulaşmak için epey araştırma yapmam gerekti. Ancak şimdilik birkaç örnekle yetineceğim. Zira makale değil kitap yazılacak yoğunlukta bilgilere ulaştım.

Nasip olursa bir gün kitabını da yazmak isterim.

***

Endülüs’ün batıya kazandırdıkları’

İslam coğrafyası yeniliklere açık olması nedeniyle teknolojik iktisadi ahlaki açıdan batıdan çok ileri durumdaydı. Mesela, Müslümanların altın parayı kullanmalarından 3-4 asır sonra Avrupa 1252 yılında yeni yeni kullanmaya başlamıştı.

***

Ortaçağ’da veba salgınlarıyla başı belada olan Avrupa’da yaklaşık 300 Milyon insan hayatını yitirmişti. Vebanın hızla yayılmasını ise yahudiler sağlıyordu.

Nasıl mı yapıyordular!

Yahudiler, vebadan ölen yakınlarını sessiz sedasız hristiyan içme su kuyularına atıyorlardı. Böylelikle daha çok hristiyanın mikrop kapıp vefat etmelerine neden oluyorlardı.

***

Şeker kamışı, kağıt, pirinç, ipek, abaküs, arap rakamlarıyla, (bizim günümüzde kullandığımız rakamlar da Endülüs Müslümanları tarafından keşfedilmiştir.) ancak Müslümanların Avrupa’ya gelmeleriyle batı tanışmıştır.

Biliyorsunuz ki; Yunan Medeniyetinde tıp, oldukça ileri bir seviyede idi.

Geçen yüz yıllarda unutulan tıp bilimini ve tekrardan yetişen tıp bilginlerini de yine Müslümanlar insanlığa yeniden kazandırmışlardır.

Hindistan ve Çin’deki demir ustalığı da yine Müslümanlarla Avrupa kıtasına ulaşmıştır.

***

Rüzgar ile kullanılan Yel değirmenleri ve deniz taşımacılığındaki üçgen yelkenliler Müslümanların icatlarıydı. Trigonometri, mekanik mühendisliği, tarla sulama teknikleri, metal sanayi, kimya mühendisliği yine Müslümanların geliştirerek Avrupa’ya taşıdıkları bilim dalları arasındadır.

Barut ve kâğıdın da Müslümanlar vasıtasıyla batıya geçtiği bilinmektedir.

***
 
İnsanların birbirleriyle olan ilişkilerini de olumlu olarak etkiliyordu Endülüs. Faydalı ilimler sayesinde Avrupalılar Arapça öğrenmeye gayret ediyor, barış içerisinde birlikte ömürler geçiriliyordu.
Avrupalı öğrenciler Endülüs’te eğitim aldıklarında büyük bir onur sahibi oluyorlardı. Özellikle İşbiliye-Sarakusta-Kurtuba, eğiminin beşiği kabul ediliyordu. İşbiliye kentinde Arapça eserlerin okullarda okutulması için tercümeleri yapılıyor, eğitime önem veren hristiyan başpiskoposlar Bağdat’taki sistemin bir benzerini Raimund şehrine kurulmasını sağlıyorlardı. Örnek alınan Bağdat, İslam Medeniyeti’nin beşiği konumundaydı.

***
 

Endülüs eğitimi almış batılı bilim adamları ve yetişmiş okur yazarlardan bazıları, aldıkları faydalı eğitimin hakkını vermeyi ihmal etmiyorlardı.

Bir örnek vermek gerekirse!
Donkişot’u hepimiz biliriz, yazarını biliyor muyuz?

Söyleyeyim, Cervantes.

Cervantes’in samimi açıklamalarıyla İslam Medeniyeti’nin ve Endülüslü Müslümanların hakkını verdiğini görüyoruz. Kitabında yer alan bir bölümü incelediğimizde İslam Medeniyeti’ne adeta şapka çıkardığı fark ediliyor.

‘Mağriplilerden çok dostum oldu, bizlere doğru düşünmeyi onlar öğrettiler. -Sanço (kitaptaki karakter) seni yaptıklarınla sanki bir bilgin, bir filozof, bir imama benzetiyorum. – Kâinatın idaresinde üç farklı güç hâkim olsaydı seyredin o zaman gümbürtüyü…’

Cervantes tek tanrılı inanışın daha akılcı olduğunu vurgularken Müslümanlardan açıkça etkilendiğini gizlemiyordu… İnşallah İslam’la şereflenmiştir.
 

***

Endülüs’te yetişen ve batıya faydalı olan bazı bilim adamlarını felsefecileri de ilaveten örnek vermek istiyorum.

Endülüs’teki İslami akım, İbni Rüşd gibi bir siyaset-din-fıkıh-felsefe âlimini yetiştirmiştir. Avrupalıların Aristo’yu tanımalarına vesile olmuştur.

Zerkali gibi önemli bir astronot ve uzay bilim adamı da yetişmiş aynı topraklarda.

Bir kıyaslamayla Zerkali’nin bilime katkılarını ortaya koymak istiyorum.

Yunan Batlamyus boş araziye diktiği çubukla güneşi izleyerek bir tez öne sürmüş. Diktiği çubuğun gölgesi aynı noktaya geldiği gün, bir yılın 270 günden ibaret olduğunu söylemiş. Zerkali ise 12 derecelik açıdan bahsetmiş, bir yılın 365 gün 6 saat 26 dakika 32 saniye olarak kurallaştırmış. 2000’li yıllarda günümüz bilim adamları bunu incelemişler küçük bir yanılmayla (1 dakika) Zerkali’yi doğrulamışlar. Aradan birkaç yıl geçince günümüz bilim adamları, küçük yanılmanın kendilerine ait olduğunu fark etmişler. Zamanın bin yılda bir dakika fark ettiğini öğrenmişler. Zerkali’de yanılma olmadığını tespit ettiklerinde adeta günümüz bilim insanları da şapka çıkartmışlar. Ve Zerkali, yirmi yıldan fazla süren gözlemleri neticesinde Tuleytula ismiyle anılan ilk ‘astronomi cetvelini’ de düzenlemiş.

***

Ünlü İslam düşünürü, şair, ebced ilmine vakıf ‘Şeyhül Ekber’ diye bilinen Muhyiddin Arabi, Astronom Cabir bin Eflah, dünyada ilk uçmaya teşebbüs eden bir süre havada süzülen ünlü fizikçi cam imalatçısı Abbas Kasım ibni Firnas, Endülüs bilim adamlarındandır.

Batı edebiyatına da katkıları büyüktür Endülüs’ün. Üstatlar, o günlerdeki musiki olmuş edebi eserlerin hala İspanya’da dillerde olduğunu vurguluyorlar.

***

Batının gelişmesinde Müslümanların tesirlerini sizlerle buluşturacağımız yazımızla;

devam edeceğiz!..

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar