Adnan ÖZ

Adnan ÖZ

Mail: [email protected]

CİĞERLERİMİZ YANIYOR!

Adeta ciğerlerimiz yanıyor. Yangını söndürmekte çaresiz kaldık. Bir sabotaj mı var doğal bir sonuç nedeniyle mi yangın çıktı bilemiyoruz ama bazı tedbirlerin alınması zaruridir. Bu tedbirler hem vatandaş hem de devlet tarafından alınmalıdır.

Geçen hafta Doğu Karadeniz’de yaşanan sel felaketini yazmıştık. Bu haftada ormanlarımız yanıyor, onu yazalım fakat yazarken bile içimiz acıyor. Ya o bölgede yaşayanlar ne halde? Allah CC yar ve yardımcıları olsun.

Yangın tehlikesine karşı vatandaşın çok dikkatli davranması gerekir. Özellikle Akdeniz Bölgesi yazın çok sıcak oluyor. Ormanların zemininde ise yanmaya müsait çalı çırpı ve anız dolu. Bir sabotaj olmasa bile en ufak bir sürtünmede yanmaya hazır durumda.

Vatandaşlar piknik yapacaksa müsaade edilen mesire yerlerinde yapmalı ve riskli bölgelerden uzak durmalı. Yaktığı ateşi sürekli kontrol altında tutmalı ve giderken söndüğünden emin olmalı. Bunlarda yetmez kullandığı alanı çok temiz bırakması gerekir. Kesinlikle izmarit atılmamalı ve özellikle cam şişelerin yangını körüklediği işin uzmanları tarafından anlatılıyor.

Devletin yapması gerekenlerin başında yangın henüz başlamışken ivedi bir şekilde büyümeden müdahale edilmesi gerekir. Söndürme araçları özellikle havadan söndürme araçları helikopter ve uçaklar yeterli sayıda olmalıdır.  Şuan ki donanım belki üç beş yerde yangın çıksa yetecektir ama aynı anda bu kadar yangın çıkınca yetersiz geldiği görülüyor.

İklim değişikliklerinden dolayı havanın birkaç derece daha ısınacağı öngörülüyor. Bu yangını söndürsek bile bundan sonra tehlike artarak devam edecektir. O zaman özellikle Akdeniz Bölgesi için tehlike daha da artacaktır. Burada yapılması gereken yangına dayanıklı ağaçlar dikmek ve ormanlar arasında belli mesafeler bırakmak sanırım doğru tedbir olacaktır.  Ağaçlar için fayda zarar meselesi düşünülüyorsa şayet yanan faydalı ağaçtan yanmayan faydasız ağaç tercih edilmelidir diye düşünüyoruz.

Yangın ve sel felaketinde yitirdiğimiz vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyoruz. Yaralıların da bir an önce şifa bulmasını ve yaralarının ivedilikle sarılmasını temenni ediyoruz.

Şayet bu yangınlar sabotaj ise ki, olma ihtimali çok yüksek görünüyor. O zaman da olayın faillerinin en ağır şekilde cezalandırılmasını bekliyoruz.

İçimizi acıtan başka bir şey ise Gezi Parkı’nda kesilecek birkaç ağaç için ortalığı ayağa kaldıran, “Kaz dağlarında maden aranmasın.” diye feryadı figan eden, fakat milyonlarca canlının yanarak can verdiği, insanlarımızı yitirdiğimiz ve oksijen almamızı sağlayan ağaçların yakılmasına sessiz kalan sanatçı ve aydınların susuyor oluşudur. Evet bu bizi üzüyor ve içimizi acıtıyor.

Vatandaşlar sosyal medya hesaplarından, “Gezi Parkı’na tepki gösteren, Kaz Dağları mücadelesine katılan ve fakat PKK’nin yaktığı ormanlara ses çıkarmayan sanatçıların oynadığı filmleri izlememe ve müzisyenlerin yaptığı müziği dinlememe, yazarın kitabını okumama gibi eylemler yapalım.” diyorlar. Kaybettiklerimizin yanında bu eylem basit değil mi?

Bu sıcakta ve yangın bölgesinde canını dişine takıp yangını söndürmeye çalışan insanımızın hakkı ödenemez. Ve fakat yangında canını kaybeden insanlarımız ve belki can veren milyonlarca canlının hakkını nasıl ödeyeceğiz? Şayet bu yangınlar sabotaj ise tez failleri bulunmalı en ağır cezaya çarptırılmalıdır. Cezaların az olduğu da aşikardır. Cezaların bir an önce ve yeterli şekilde artırılmasını bekliyoruz ve yanan yerler en az 50 yıl imara açılmamalı ki, arsa üretmek için ormanlar yakılmasın. Ayrıca bu yangınları fırsata çevirmek ya da siyasi rant devşirmeye çalışmak ahlaksızlıktır.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar