Adnan ÖZ

Adnan ÖZ

Mail: [email protected]

HAKETMEDİĞİMİZ BİR REFAH YAŞIYORUZ!

Evet maalesef öyle, maalesef Türkiye yıllardır hak etmediği bir refah yaşıyor. En zengininden en fakirine, patronundan işçisine hele de kamuda öyle bir refah yaşanıyor ki, valilere 6 milyonluk araç bile tahsis edilebiliyor.

Bu zenginliği nasıl kazandık, bu değirmenin suyu nereden geliyor, soran sorgulayan yok. Kimisi “Almanya bizi kıskanıyor,” diyorken kimisi de kendisini Almanya ile kıyaslıyor.

Beyler bayanlar Allah aşkına bir durun düşünün biz ne ürettik de Almanya bizi kıskanacak? Üretimimiz ne? İhracatımız ne? Koskoca Türkiye bir alman otomobil firması kadar ihracat yapamıyor. Almanya bizim 10 mislimiz üretim ve ihracat yapıyor.

Ve fakat buna rağmen Almanların yaşantısı biz Türklerin yanında yoksul gibi kalıyor. Yöneticisinden çalışanına bu böyle değil mi? Bir Alman vatandaşı bir telefon değişene kadar bir Türk vatandaşının 3 telefon değişmesini nasıl izah edeceğiz? Almanların oturduğu evlerde bizim en fakirimiz bile oturmaz.

Aklımızı başımıza almazsak tepeden tırnağa bunun bedelini çok ağır öderiz. İnanın bunun acısını en çokta gelirinden fazla harcama yapan dar gelirli insanlar öder. Yöneticilere hiçbir şey olmaz, onlar en fazla makamlarını kaybederler ama millet çok şey kaybeder.

Devlet tez elden bir acil eylem planı hazırlamalı ve başta yüksek değere sahip makam araçları olmak üzere gereksiz harcamaları kısmalı. Hatta mevcut makam araçlarının fazlaları satılmalı.

Kurtuluş savaşı veriyorsak ona göre hareket etmeliyiz. Millet devletin tasarruf yaptığını ve böyle bir mücadele içinde olduğunu görmeyince meseleyi ciddiye almıyor. Mesele çok basit ülkemizin gideri gelirinden fazla bunu terse döndürmek zorundayız. Bunu da ancak üretim yaparak başarırız.

Üretim seferberliği başlattık, her tarafa fabrika kurduk diyelim buralarda kim çalışacak? Kim üretim yapacak bunlar planlanmadan olur mu? İşsizlerin çoğunluğu masa başı iş ve yüksek maaş beklentisi içinde. Dolayısıyla üretim seferberliği için eş zamanlı kalifiye eleman yetiştirmeliyiz.

Ekonomide Almanya ya da Çin modeli bize uyar mı? Bana göre ikisi de bize uymaz. Neden mi? Çünkü biz ne Çinliler gibi gece gündüz çalışıp fabrikalarda yatabiliriz ne de Almanlar gibi iş ve çalışma ahlakına sahibiz.

Bir kere üretim ekonomisine geçiyoruz demekle üretim ekonomisine geçilir mi? Sadece politika faizini 1 puan indirerek üretim ekonomisine geçilir mi? Bunun için yetişmiş elamana ihtiyaç yok mu? Bir iş yapma geleneğine, bir üretme kültürüne ihtiyaç yok mu? Bunun altyapısı oluşturuldu mu?

Türkiye'de çok ciddi işsizlik var. Büyük çoğunluğu da üniversite mezunu işsiz fakat bu üniversite mezunu işsizleri hangi üretim alanında değerlendirebileceğimizin çalışması yapıldı mı?

Dövizin yükselmesi görüldüğü gibi Türk mallarına talebi patlattı ve ihracat rekorları kırılıyor. Ve fakat dövizdeki bu belirsizlik ortamı devam ederse, stoktaki hammadde bitince kim hangi hammaddeyle üretim yapabilecek? Hammadde ihtiyacının içerden karşılanması için yeni yeni adımlar atılması güzel ama çok geç kalındı.

Dövizde belirsizlik önlenemezse işimiz gerçekten zor. Bunun için yetkililer ivedi bir şekilde tedbir almalıdır aksi takdirde birçok işletme bütün kazanımlarıyla yok olup gidebilir. Birde şu unutulmamalı herkes ihracata çalışmıyor. Hammaddeyi dışardan alıp iç piyasaya üretim yapanlar var. Bunların hepsi iyi düşünülerek plan, program yapılmalı.

Bu süreçte en büyük sıkıntıyı hizmet sektörü ve hizmet sektöründe çalışanlar yaşayacak. Asgari ücretin artışı iyi bir seviyeye geldi fakat çalışıp da asgari ücret alamayan o kadar çok insan var ki, Allah hepimizin yardımcısı olsun inşallah.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar