Hüseyin LİKOĞLU

Hüseyin LİKOĞLU

Mail: [email protected]

İhanet faylarına dikkat

İhanet faylarına dikkat

Türkiye, büyük bir felaketle mücadele ediyor. “Asrın Felaketi” ifadesi bile yaşadığımız yıkımı anlatmaya yetmez. Böyle bir afet karşısında tek yürek, yekvücut olmamız gerekiyor. Nitekim depremin ilk gününden beri milletimizin bu dayanışmayı gösterdiğini görüyoruz. Eğer bu dayanışma olmasaydı 25 günlük bir zaman diliminde böyle bir noktaya gelmemiz mümkün değildi.

Depremin ilk gününden beri farklı faaliyetler ve algılar içinde olanlar da vardı. Onları, dayanışmamıza zarar gelmesin, milletimizin birliği bozulmasın diye muhatap almadık. Zaten onlara ayıracak ne vaktimiz ne de enerjimiz vardı. Aslında hâlâ aynı durumdayız. Ancak gelinen noktada bazı şeyleri kaleme alıp kayda geçirmek kaçınılmaz hale geldi.

Bölgeye, hem arama-kurtarma çalışmalarının devam ettiği, vatandaşlarımızın canlı olarak çıkarıldığı dönemde hem de enkaz kaldırma çalışmalarının başladığı dönemde iki kez gittim. Her iki gidişimde afetin büyüklüğü karşısında irkildim. Ama sahada gördüğüm onlarca STK’nın binlerce gönüllüsü sayesinde bu yaraların sarılacağına olan inancım pekişti.

Deprem anında seferber olan STK’lara büyük bir teşekkür borcumuz var. Bu yüzden “Hepsi Oradaydı” başlığıyla sahada yer alan bütün STK’ları manşete taşıdık. Hiçbir ayrım yapmadık. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden AHBAP’a, Atatürkçü Düşünce Derneği’nden AKUT’a, İHH’dan TÜGVA’ya STK’ların yaptıklarını sayfalara taşıdık.

MİLLETİN YARALARI ÜZERİNDEN KAOS HESABI YAPANLAR VAR!

Eleştiriler tabii ki olacak, eksiklikler tabii ki dile getirilecek, muhalefet tabii ki yapılacak... Hatta “Deprem felaketi üzerinden oy devşirebilir miyiz” diyenlere de saygı duyuyoruz. Ama gelinen nokta bütün bunların ötesine geçti.

Milletin yaralarının derinleşmesini isteyenler ve bunun üzerinden kaos hesabı peşinde olanlar var. İlk günlerde kaale almadık. Ancak her geçen gün ihanetlerini artırarak devam ettiriyorlar. Daha birinci gün AHBAP diye bilinen derneği AFAD’ın önüne geçirmeye çalıştılar. Babalatv diye ne idiği belli olmayan bir şeyi sahaya sürdüler.

“Ölü rahmet bulsun da nasıl olursa olsun” anlayışıyla “Depremzedeler için kim nereye yardım ediyorsa saygımız var” diyerek, kimsenin ne yaptığına, ne söylediğine bakmadık. “Baraj patladı” gibi kurtarma çalışmalarını tehlikeye düşürecek yalanların dışında kimseye bir şey söylemedik.

‘Çadır satışı’ hikâyesiyle görünürde Kızılay hedef alınıyor. Yazılanlara, söylenenlere, yapılanlara bakıldığında hedef daha büyük.

Olayı kısaca özetleyecek olursak, AFAD’dan daha iyi olduğunu iddia ettikleri AHBAP, çadır ihtiyacını karşılamak için Kızılay’a da çadır üreten şirketten çadır satın almış: “Vay efendim Kızılay niye çadır satmış.” İyi de AFAD’dan daha hızlı hareket ettiğini iddia ettiğiniz AHBAP’ınıza satmış. Niye kızıyorsunuz? Sizin iddianıza göre AFAD çadırları dağıtamıyor, AHBAP ise o işi daha iyi yapıyor.

“Niye parayla sattı” diye soruyorsanız; niye bedava versin, AHBAP Kızılay’ın gönüllüsü değil ki... “Yardımları AHBAP’a yapalım, çadırları Kızılay’dan bedava alalım”… Var mı böyle bir dünya. Kızılay bedava çadır sağlayacaksa herkes yardım toplayıp, bedava Kızılay çadırı dağıtabilir.

HANGİ FAYLARI TETİKLEMEYE ÇALIŞTIKLARINI İYİ BİLİYORLAR!

Burada asıl sorun şu; Kızılay’a yardım yapmak istemeyen veya yardım yapılmasından rahatsız olanlar AHBAP’a yardım etmiş. AHBAP da o yardımlarla Kızılay’dan çadır satın almış. Doğal olarak, şöyle düşünüyorlar: Bizim paralarımız yardım etmek istemediğimiz Kızılay’a gitti.

Depremin ilk gününde ellerini ovuşturup, “Tamamdır Erdoğan bu kez kesin gidici” diye, heyecanla sıcak koltuklarında televizyon izleyenler ikinci gün endişeye kapılmaya başladı. Yaralar sarıldıkça endişe yerini öfke almaya başladı. Çadır ve konteyner gibi geçici yaşam alanları oluşturuldukça, depremzedeler otellere ve yurtlara yerleştirildikçe öfkeleri daha da kabardı.

Bir de kalıcı konutlar için hemen harekete geçilmesi, bir yıl gibi kısa bir zaman diliminde yeniden inşa sözü verilmesi çılgına dönmelerine sebep oldu. Oysa Türkiye bu enkazın altında kalacaktı, devlet çökecekti, PKK kurtulacaktı, FETÖ geri gelecekti... Büyük hayalleri vardı.

Kızılay günde 2,5 milyon insana üç öğün aş sağlıyor. Maliyetini bir kenara bırakalım, bunun hesabını yapmak bile ayıp... 2,5 milyon insanın aşıyla oynayanların, gönüllü olarak bu hizmeti verenleri 2,5 milyon insanla karşı karşıya getirmek isteyenlerin, nasıl bir ateşle oynadıklarının farkında olmadıklarını söylemeyeceğim. Çünkü hangi fayları tetiklemeye çalıştıklarını çok iyi biliyorlar ve bunu, bile isteye yapıyorlar.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar