Hasan KARABULUT

Hasan KARABULUT

Mail: [email protected]

İnsanlık bir inkılap bekliyor

İnsanlık bir inkılap bekliyor

Yüzyıllarca egemen olan hak medeniyet, insanlara huzur ve barış içerisinde yaşamayı sağlamış.

Yeryüzünde bir hak merkezli medeniyet, bir batıl medeniyetin sözü geçer olmuş.

Bundan yüz yıl öncesine dek, yaşadığımız topraklardan dünyaya hükmeden hak merkezli bir medeniyet vardı.

Takriben bir o kadar zamandır da batılın hakka üstün gelme çalışmaları sürüyor.

Bir diğer deyişle, batıl temsilcileri ifsat çalışmalarına devam ederken hak merkezi temsil edecek olanlardan bir hamle gelmiyor.

Neticesinde ‘mazlum coğrafyalar’ ortaya çıkıyor.

İnsanların zenginlikleri mal ve mülkleri hatta canlarına kast ediliyor.

Her platformda bu yapılıyor.

Kaba kuvvet kullanılarak da yapılıyor. Gücü yetmeyecek veya kaybı çok olacak yerlerde ise devşirmelerle sistem işlevi sürüyor.

1990’larda ‘soğuk savaş bitti’ deseler de bitmedi evrenselleşti. Covid ile bunu görüyoruz. Günümüzde evrenselleştirilmiş Covid çok da farklı değil.

Kaba kuvvetle de olsa soğuk savaşla da olsa aslında taktikleri aynı.

Tez veya Antitez! Sonucunda ise kendi kazanmalarına neden olacak bir sistem.

Oyun kuralını kendileri belirliyorlar.

İşin sahipleri ise insanlığın düşmanı siyonist zihniyet değil midir?

**

Soğuk savaş örnekleri vereyim.

Orta çağ da veba hastalığı yaygındı.

Veba hastalığına yakalanmış siyonistler yakınlarını Avrupa’da hristiyan içme su kuyularına atmadılar mı?

Daha fazla insan telef olsun istemediler mi?

Siyonistlerin Birinci Dünya Savaşı prenslerinden tam adıyla İngiliz siyonist Sir Winston Leonard Spencer Churchill, verem hastası olduğunda, ellerindeki ilaçla üst seviyede tedavisini gerçekleştirmediler mi?

Demek ki ilaç var! Ama kendilerine var.

Afrika da insanları kobay olarak kullanıp hayvan hastalıklarını insanlara enjekte etmediler mi?

 

**

İşte sıcak savaşa da bir örnek!

İkinci Dünya Savaşı’nda Japonya teslim olmasına rağmen atom bombasını atmadılar mı?

Şimdi günümüzde oluşturulan mikrop ile tüm dünyayı esir almadılar mı?

**

Verdiğimiz örneklerin tek çözümü var. Beklenen gerçekleşmeli.

Bir inkılap olmalı.

Bu inkılabı da inançlı ülkeler bir birliktelikle gerçekleştirebilir.

Dünyanın herhangi bir yerinde bir devlet tek başına beklenen başarıyı elde edemez.

En azından kısa bir sürede edemez.

Komutan Selahaddin’in kurduğu gibi bir birlikteliğe ihtiyaç var.

Örneğin altmış Müslüman ülke bir araya gelip ortak paydalarda buluşup bir birliktelik kurulmalı.

Yetmez!

Müslüman nüfusların yoğun olduğu diğer ülkelerde bu birlikteliğin temsilcileri belirlenmeli.

Çin-Rusya-ABD-Kanada-Avustralya gibi ülkeler.

Ardından Müslüman ülkeler aralarında ticareti geliştirmekle işe koyulmalı.

Yaptıkları ticarette kendi değerlerini ön plana almalı. Mesela kendi para birimlerini veya belirledikleri ortak para birimini kullanmalı. Diğer ülkeler kendileriyle ticaret yapmak istediklerinde kendi para birimleri üzerinden kur düzenlemesine gidilmeli.

Bakınız yirmi dört saatte dünya egemenliği nasıl el değiştiriyor!

**

Örneğin, altmış ülke bir karar alsa ‘biz bu günden itibaren coca cola içmiyoruz’ dese. Bu markanın hali nice olur?

Peki ‘biz bu an itibarıyla dolar ve euro ile alışveriş yapmıyoruz’ dense sizce nasıl bir dünyada yaşarız?

Böyle bir dünyayı ancak Müslümanlar tekrar arenaya çıktığında görebiliriz.

Bu arenaya çıkışın işaret fişeğini de Türkiye yakmalıdır.

Acele edilmeli!

Çünkü insanlığın buna şiddetle ihtiyacı var.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar