Yıllardır Türkiye kamuoyuna ve siyasilere “Olması gereken gündemi değil de Cumhurbaşkanının belirlediği gündemi konuşuyor.” diye eleştiriler yapılırdı. Peki başörtüsü diye bir sorun mu var ki Kılıçdaroğlu “Bu sorunu kanunla çözelim.” diye Cumhurbaşkanına çağrı yaptı?
Aslında bu konu Anayasa ile çözülmesi gereken bir konuydu. Ak Parti’nin daha önceki teklifi CHP tarafından Anayasa Mahkemesine götürülerek iptal ettirilmişti. Ak Parti de bu sorunu kurumların uygulaması ile yüzeysel olarak çözmüştü.
Yani Ak Parti kalıcı bir çözüm istemiş CHP bunu engellemişti.
Ak Partili yetkili ağızlar pek dillendirmese de birileri tarafından sürekli her seçimde “Ak Parti giderse başörtüsü sorunu yeniden gündeme gelebilir.” diye bu konuda hassasiyeti olan insanlara adeta aba altından sopa gösteriliyordu.
Tahminimiz altılı masada Davutoğlu ile Karamollaoğlu bu konuya dikkat çekmiştir çünkü yine alttan alttan “Ak Parti kaybederse bu sorun alevlenebilir.” diye algı oluşturmaya başlanmıştı.
Kılıçdaroğlu da mecburen bu yönden bir açıklama yapıp Cumhurbaşkanına çağrıda bulunmuş olabilir. Kılıçdaroğlu ve Cumhurbaşkanının açıklamalarını irdelediğimizde başörtüsü sorununun kalıcı bir şekilde çözülmediğini anlayabiliyoruz.
Kılıçdaroğlu, “Kanunla çözelim.” diyor Cumhurbaşkanı ise “Anayasa ile çözelim.” diyor. Özgür Özel ise “Bu hükümete anayasa değişikliği hakkı veremeyiz.” mealinde açıklama yapmış.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamasından CHP’lilerin bir kısmı rahatsız olabilir ama başörtüsü hassasiyeti olanlar neden rahatsız oluyor anlayamadık?
Kılıçdaroğlu’nun samimi olmadığından şüphe ediliyorsa bu kadar Anayasa değişikliği oldu, hatta yönetim sistemi bile değişti de bu konu neden Anayasa ile güvence altına alınmadı diye sormamız gerekmez mi?
Yani bugün aslında durum şu, başörtüsü serbestliği devam etse ya da kanunla bir düzenleme yapılsa bile bir gün her şey tersine dönebilir. Kaldı ki geçmişte yasak uygulanırken de Anayasal bir dayanağı yoktu. Sadece bir mahkemenin kararına atıfta bulunularak keyfi bir uygulamadan ibaretti o günkü yasaklar.
“Nereden çıkardın bunu?” derseniz Anayasanın bir maddesinde “Kimse okuma ve kendisini geliştirme hakkından mahrum edilemez.” deniliyordu. Yani bir bakıma Anayasa bile yok sayılıyordu.
Bana göre Kılıçdaroğlu’nun “Bu sorunu siyasilerin insafına bırakmaktan kurtaralım.” çağrısı çok kıymetlidir. Geç kalmış olabilir ama yerinde bir talep ve makul bir istektir. Kılıçdaroğlu bu teklifinde samimi midir değil midir niyet okuyamadığımız için bunu bilemiyoruz fakat düne takılı kalırsak herkesin söyleyecek sözü çok olur ve konuşmaktan iş yapılamaz.
Eskiler şöyle derdi “Ölü rahmet bulsun da kimden bulursa bulsun!”
Bu manada Cumhurbaşkanının “Anayasa değişikliği ile çözelim.” talebi de yerindedir. Bu sorun artık ısıtılıp ısıtılıp Türk milletinin önüne konup, milletimizin enerjisini tüketmekten kurtarılmalıdır.
Teklifin kimden geldiği önemli değil, önemli olan artık bu çağda başörtüsü sorununu tekrar gündeme gelmeyecek şekilde çözmektir. Her şey milletin gelişmesi, kalkınması ve refah payının artması için olmalıdır. Bunu da sağlayacak olan siyaset kurumudur. Türkiye bu kadar sorunla uğraşırken başörtüsü sorununun hala siyasi malzeme yapılması kabul edilebilir değildir.
Siyaset kurumu ülkemizin gerçek sorunlarını konuşmalı ve bu sorunların çözüm yollarını aramalıdır. Millet aya giderken bizim yaya kalışımız yetmedi mi? Her şey oy mu? Her şey seçim kazanınca bitiyor mu? Milletin değerlerinin önemi yok mu? Milletin hassasiyetlerinin önemi yok mu?
Lütfen iki ittifak tarafı da bu sorunun kalıcı bir şekilde anayasa ile çözülmesi için ivedi bir şekilde ne gerekiyorsa yapsınlar. Ayrıca bu sadece başörtüsüne indirgenerek yapılmamalı insan hak ve özgürlükleri kapsamında ele alınmalı.
Şimdi ortada Kılıçdaroğlu için bir samimiyet testi var çıkış yaptığı bu konuda Erdoğan’nın teklifine destek vermeli. Bu aşamadan sonra seçimlere bu sorun çözülmeden gidilirse millet iki ittifakın da bu konudaki samimiyetinden şüphe edecektir ve sanırım bu seçimde bunu sorgulayabilir.
Her şey insanımız için.
Facebook Yorum
Yorum Yazın