YUSUF KAPLAN

YUSUF KAPLAN

Mail: [email protected]

MTO yok oluşa “dur!” diyecek, geleceğimizi inşa edecek tohumları ekecek…

MTO yok oluşa “dur!” diyecek, geleceğimizi inşa edecek tohumları ekecek…

MTO (Medeniyet Tasavvuru Okulu) yeni döneme güvenle ve çığ gibi büyüyerek başlıyor. Son alımlarımızla birlikte 25 bin talebemiz oldu çok şükür.

Rakamın artmasıyla kalitenin artması ters orantılı değil MTO’da. Rakam artıyor ama kalite de hızla artıyor. Okula alınma şartı 100 Kitap Listesi’nin ilk aşama 20 kitabını okumak olduğu için, MTO’ya talebe olmak isteyenler, bunu çok iyi biliyorlar ve harıl harıl okuyorlar MTO’ya başvurmadan önce.

AVRUPA’DAKİ YOK OLUŞU MTO DURDURACAK!

MTO’nun en hızlı geliştiği, kökleştiği yerlerden biri Avrupa ülkeleri, özellikle de Almanya. Avrupa’da bin civarında MTO talebesi var. Ve MTO’ya en fazla bağlı olanlar, MTO’nun yapmak istediği şeyin ne kadar hayatî olduğunu en iyi görenler onlar.

MTO’nun ruhunu en iyi kavrayanlar, en iyi duyanlar ve en iyi yaşayanlar da yine Avrupa’daki kardeşlerimiz.

Bizim yaptığımız iş, hem dillerini birincisi sınıf bir kalitede öğrenmelerini sağlamayı, hem seviyeli, Alman toplumuna açılacak, zamanla yön verecek, şekillendirecek çapta, kalitede insan yetiştirmeyi hedefliyor.

Kafaları sadece bina yapmaya, cami cemaati yetiştirmeye çalışanların bırakınız öncü kuşakları yetiştirebilmeyi, Avrupa’daki müslüman varlığını koruyabilmeleri bile çok zordur.

Avrupa’da uygulanan radikal asimilasyon ve İslam düşmanlığı ve Türkofobi politikaları nedeniyle Avrupa’daki kardeşlerimiz yok olmak üzereler.

Biz durduracağız bunu inşallah.

Hem İslâm’ı iyi öğrenen, hem dünyayı yerinde ve çok iyi tanıyan hem de Türkçeyi en az Türkiye’dekiler kadar entelektüel düzeyde kullanan öncü kuşaklar yetiştirerek biz MTO olarak yok oluşu durduracağız, taze bir inşa ve ihya süreci başlatacağız Allah’ın izni ve yardımıyla.

TARİH, MADDÎ ATILIMLARIN DEĞİL MANEVÎ AÇILIMLARIN ESERİDİR

Tarih maddî atılımların değil manevî açılımların eseridir. Manevî açlıkları zirve yapan, sadece maddî güce odaklanan güçlerin / toplumların maddî güçleri o güçleri / toplumları yok etmekten, yok olmanın eşiğine sürüklenmekten başka bir işe yaramaz.

Türkiye üzerinde titremeliyiz.

Büyük Türkiye rüyasını büyütmeliyiz içimizde. Coğrafî olarak büyümeden değil, rûhî olarak zenginleşmeden, manevî olarak derinleşmeden söz ediyorum büyük Türkiye rüyasından söz ederken.

Toprakları / bedenimizi / maddî bünyemizi genişletmekten değil, ruhumuzu, manevî dünyamızı geliştirmekten yani.

Bu toplumun mayası diğer Müslüman toplumların hepsinden sağlam. Sömürgecilik tecrübesi yaşamadığı için böyle bu. Sömürgecilik tecrübesi yaşayanlar, bir tür tecavüze uğramış oluyorlar. Tecavüze uğrayan insanın gözünden ışık yansımaz.

Sömürgecilik fiilen katlediyor karakteri, duyarlıkları yok ediyor, köleleştiriyor.

Biz bizi toparlayacak ülkenin kremasını yetiştirirsek, en iyi düşünürler, sanatçılar, her alanda en çaplı isimleri biz yetiştirirsek, onlar bu toplumu hem kurar yeniden hem de korur her tür tehlikeden.

Bu okuma önemli.

Bu okumayı yapan ve uygulamak için harekete geçen olmadı MTO’dan başka.

Hem çap hem ruh.

Aynı anda ikisi de olmazsa bu ülke medeniyet ruhkökleri doğrultusunda inşa edilemez, bir sistem kurulamaz, bunları yapacak öncü kuşaklar yetiştirilemez.

“ÖNCÜLÜK EN ÇOK SİZE YAKIŞIR!”

Avustralya’dan MTO talebesi olan Hüseyin Coşgun kardeşimiz anlatmıştı bir canlı ders yayınında. Farklı ülkelerden Müslümanların yer aldığı bir ortamda vakit namazı kılınacaktır. Namaza kimin imamlık yapacağı konusunda bütün diğer Müslümanların hiç tereddütsüz Hüseyin kardeşimizi “sen imam olmalısın” diyerek imamlığa geçiriş hikâyeleri insanın kalbini titreten, ciğerini delen sarsıcı, bizi silkeleyip kendimize geliştirici bir hikâye. Hüseyin Coşgun kardeşimizin kendi ağzından dinleyelim yaşanan hâdiseyi:

“Onca Hafız dururken cemaattekiler, beni imâmlığa geçirdiler.

Dediler ki:

“Sen hilafetin şehrindensin!

Sen ümmetin umudu olan Payitaht’tan geldin!

İmamet, en çok size yakışır!”

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar