Adnan ÖZ

Adnan ÖZ

Mail: [email protected]

ÖZIŞIK GİBİ DOSTU OLAN SOYLU’NUN DÜŞMANA İHTİYACI OLUR MU?

Basın dünyamızda ilginç gelişmeler yaşanıyor. Basın için eskiden dördüncü güç denirdi ve fakat şuan durum biraz karışık gibi. Sedat Peker ve Sezgin Baran Korkmaz adeta her şeyi altüst etti. Yılların dostu Yılmaz Özdil ile Uğur Dündar birbirine girdi. Bu da yetmedi Can Ataklı işin içine CHP’yi de katarak ortalığı adeta yangın yerine çevirdi. Can Ataklı, CHP’nin Artı 1 televizyonu için topladığı 40 milyon liranın kayıp olduğunu iddia etti.

Özışık kardeşler Soylu ve Peker arasında ismi geçenlerdendi fakat Süleyman Özışık öyle bir şey söyledi ki adeta ağzımız açık kaldı. Aklımıza “Böyle dostu olanın düşmana ihtiyacı yok.” deyimi geldi.

Özışık diyor ki; “Ben Feto’dan ihraç edilmiş ama beraat etmiş binlerce insanın işe iadesini sağladım. Dosyaya bakıyordum bu temizdir diyordum Sayın Soylu’ya bildirip kefil oluyordum. Gerekli araştırmalar yapılıyor işe iade ediliyordu.”

Peki Özışık bu açıklamayı neden yapmış olabilir? Ortam Sayın Soylu açısından bu kadar sıkıntılıyken dost olduklarını ifade ettikleri halde böyle bir açıklama neden yapılır anlayamadık. Durum tespiti desek zamanı mıydı? Yıpratmak için yaptı desek bu nasıl dostluk? Korumak için desek bu açıklama Sayın Soylu’yu daha da zor duruma düşürmedi mi?

İnsanlar merak edip Özışık’a soruyor? “Sayın Özışık sen bu hakkı kendinde nereden buldun? Bu binlerce insan sizi nereden buldu? Böyle bir organize yapıp bunu ilan mı ettin ki bu insanlar size ulaşabildi? Siz müneccim misiniz ki bir bakışta bu insanların masum ve mağdur olduğunu anlayabildiniz?” aslında daha çok soru soruyorlar da bu sütuna sığmaz.

Sayın Soylu bu duruma bir izahat getirir mi bilemiyorum ama Veyis Ateş olayı epey can sıkmışken Özışık’ın açıklamaları da Sayın Soylu’yu zora sokacaktır. Susmak bazen iyi olur ama bu durum susarak geçiştirilebilecek bir durum mu? Bize göre Sayın Soylu millete bir izahat yapmalıdır.

Hatırlayanınız vardır Uğur Dündar popüler olduğu ve kılıcının iki yönünün de kestiği dönemde banka hortumlayanların değil de Cuma Namazına giden öğrencilerin peşine düşmüştü ve Cuma kılmayı adeta büyük bir suçmuş gibi duyurmuştu. Namaz kılmanın suç ama banka hortumlamanın normal sayıldığı günlerin kılıcı keskin ve ilkeli gazetecisinin bugün yaşadıkları yaşattıklarının karşılığıdır diye düşünüyoruz.

Can Ataklı ise kendi ifadesiyle “Biz sabah gazetesinde generallerin gönderdiği manşetleri giriyorduk. Hatta çok saçma bir manşet vardı ‘buna kim inanır?’ diye sormuştum. ‘Siz haberi öyle girin insanların inanıp inanmaması önemli değil.’ demişlerdi. Bizde haberleri girmiştik.” demişti.

Tabi ki bu gazete manşetleriyle Türkiye 28 Şubat sürecinde yeniden dizayn edildi. Bu manşetler bir partinin kapatılma gerekçesi sayıldı. Ataklı bunu itiraf ettiği halde hiç mahcubiyet yaşamadan demokrasiden, ahlaktan ve etik değerlerden bahsetmeye devam edebildi.

Yılmaz Özdil ise Atatürk kitapları yazıp bu kitapları pahalıya sattığı için eleştiriliyor. Bence Özdil’e haksızlık ediliyor. İnsan bir şey üretiyor ise onu istediği fiyata satabilir. Yeter ki alıcı bulabilsin. Atatürk’ü istismar ettiğini düşünenler kitabı almazlar olur biter. Mesela ben almadım...

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar