YUSUF KAPLAN

YUSUF KAPLAN

Mail: [email protected]

Uşak’tan Denizli’ye Batı Anadolu’da ruhun dirilişi…

Uşak’tan Denizli’ye Batı Anadolu’da ruhun dirilişi…

Şöyle demiştim MTO’daki Fütûhât-ı Medeniyye derslerinin birinde: Her mü’mininin içinde bir cennet gizlidir. Her hakîkî, halkıyla teslim olmuş mü’min, içinde, cennetten bir iz taşır. Mü’min, içinde insanların huzur içinde yaşayacağı ve nefes alacağı bir dünya yeşertir.

TARİHİ YAPTIĞIMIZI HİSSEDİYORUM

Tarihi yaptığımızı hissediyorum. Salonları dolduran insanların heyecanından filan sözetmiyorum. Kuru kalabalıklarla ve boş heyecanlarla tarih yapılmaz.

İnsan yetiştirmekten, daha doğrusu insan yetiştirecek insanları yetiştirmekten bahsediyorum.

İnsan yetiştirecek insanlar yetişince, tarih yeşerir, boy verir, meyve verir tarihi yürütecek insanlar yetişir.

İnsan yetiştirecek insanların yetiştiğini görüyorum Anadolu seferlerinde.

İnsanların yetiştiğini, zihninin zehir gibi işlemeye başladığını, ufkunun alabildiğine genişlediğini, ülkede, coğrafyamızda ve dünyamızda yaşananları derinlemesine idrak ettiğini, geleceğe umutla bakmaya ve geleceği kuracak ruh’la donanmaya başladığını, bu şuura ulaştığını görüyorum.

Tarih insanlarla yazılır; araçlarla, makinalarla ya da silahlarla değil.

Tarih kendini aşan, hakikat için nefes alıp veren insanların kanatlarında yükselir…

UŞŞAK’IN RUHU

Uşak’ta bir program yapacaktık iki yıl önce. Annemin vefatı üzerine o programı ertelemek zorunda kalmıltım. Uşak Genç Memur-Sen’den Coşkun Çetin Bey kardeşim birkaç hafta önce aradığında, size borcum var, gelmek istiyorum. Bir de Uşak Üniversitesi rektörü Ekrem Savaş Hoca için gelirim artık, dedim.

İzmir’den Uşak’a ve oradan da Denizli’ye geçeceğiz.

Havaalanına Coşkun Bey ve bir kardeşim birlikte geldi.

Doğrudan rektörlüğe gittik. Orada yazımı tamamladım, hafif nefes aldım ve rektör Hoca’yla derin bir sohbete daldık.

Ekrem Hoca, “ben Uşşak’lıyım” dedi. “Uşşakîsiniz yani” diye devam ettim ben de.

Uşak ismi, berbat bir isim. Şehrin Osmanlı’daki adı Uşak değil, Uşşak. Ama şehir sanki cezalandırılmak için “uşak” olarak adlandırılmış daha sonra.

Kula evleri, şehir mimarisinin nasıl şiirin ve tevazuun sembolü olabileceğinin ne harikulâde örneklerinden biri.

Kula’dan geçmişiz. Uykusuzdum. Arabanın arkasında uykuya dalınca Kula’yı kaçırmışız. Kula’ya mutlaka uğramak istiyordum. Ama daha sonra Kula için geleceğim. Ayrıca Kula’da çok güzel MTO talebelerimiz var. Onlar için giderim Kula’ya.

Arkadaşlar, üzüldüler Kula için düşündüğüm ziyareti hatırlattığımda. “Denizli programını iptal edelim isterseniz, çok yağış var Denizli’de,” dediler.

“Hayır,” dedim. “Kardeşlerimiz bekliyorlar. Ben kendi estetik zevklerim için kardeşlerimi hayal kırıklığına uğratamam.”

İyi ki iptal etmeye filan kalkışmamışız. Nefis bir Denizli programı ve leziz bir Pazartesi iftarı yaptık.

Rektör Hocayla doyumsuz sohbeti yarıda kesip programa geçtik. Konferans salonu büyük bir salondu. Dolmuştu. Pürdikkat dinledi üniversiteli kardeşlerim konferansı.

Konferansta ilginç bir sürpriz bizi bekliyordu: Uşak Belediye Başkanımız Mehmet Çakın Bey en arka sıralarda oturulmuş elimde defter kalem, harıl harıl not tutuyor. Daha sonra bu notları twitter hesabından paylaştı değerli başkan uzun uzun.

Başkan’a buyurun dedim, ön sıraya buyurun.

“Hayır hocam,” dedi. “Ben sizin talebeniz olmak istedim. Bunu tatmak istedim.”

Eyvallah. Ne güzel bir davranış bu, dedim.

BAĞCILAR BAŞKANIMIZIN ÖRNEK DURUŞU

Benzer bir davranışı geçen hafta Bağcılar Kitap Fuarı’nda yeni Belediye Başkanımız Abdullah Özdemir’le de yaşamıştık. Başkan, kitabımı almış, sıraya girmiş. Arkadaşlar haber verdiler. Ben de buyurun sayın başkanım diye davet ettim. Hayır hocam dedi, kuyrukta sıramı beklemek istiyorum, böylesi daha samimi ve zevkli, dedi. Bir alkış tufanı koptu orada.

Aynı almış tufanı Uşak Belediye Başkanımız Mehmet Çakın için de koptu tahmin edileceği üzere…

Uşak programımızı organize eden Genç Memursen Başkanı Coşkun Çetin kardeşimize ve Süleyman Ali Kahraman, Süleyman Ertuğrul, Durmuş Ali Ersöz, Ahmet Yıldırım, Safa-Merve Sönmez, Miyase Büyükçeşmeci, Betül Döngel, Beneyna Gül Yoplu gibi MTO ve Genç Memursen ekibi kardeşlerimize yürekten teşekkür ediyorum.

Çok güzel, lezzetli bir Uşak MTO talebe buluşması yaptık. Öncü Kuşak ekiplerimizi belirledik ve Denizli’ye yola koyulduk hemen hiç vakit kaybetmeden.

DENİZLİ’NİN DİRİLTİCİ RUHU

Denizli’ye girerken inanılmaz bir dolu yağışıyla karşılaştık. Sert bir rüzgâr ve tipi vardı. İnanılır gibi değildi. “Boş duvarlara konuşuruz artık” dedim.

Ama salona girince bir de ne göreyim. Tıka basa dolmuştu Nihat Zeybekçi Kültür Merkezi! MTO farkıydı bu. MTO’nun estirdiği rüzgâr ve ektiği maya çok güçlüydü ve sağlam bir şekilde kök salmıştı.

Denizli programımızı da Genç İHH ile birlikte yaptık.

Sadece MTO talebeleri üzerinden yapabiliriz programları ama bendeniz diğer kardeş kuruluşlara destek olmak, müşterek programlar yapmak ve bu konuda örnek olmak için böyle hareket ediyorum.

Nisan yağmurları, Haziran’da yağıyor. Mevsimlerin de feleği döndü artık. Dünyanın dengesini bozdular ruhsuz kapitalistler!

Ama bizim dengemizi, moralimizi hiç bir şey bozamaz! Doluya, tipiye rağmen biz yürek yangınını büyültmeye, ülkemizin geleceği demek olan çocuklarımızın yüreğinde bir hakikat kıvılcımı çaktırmaya devam ediyoruz.

Ayakta ama kısa, leziz bir konferans verdim.

Sonra aynı salonda MTO talebe buluşmasına geçtik. Denizli’deki MTO talebelerinin gözünden yansıyan ışık, insanın yüreğini hoplatan heyecan, her tür zorluğa, zahmete değecek kadar lezizdi, eşsizdi. Programımızın baş organizatörleri Elif, İclal ve Hatem ne güzel kardeş olmuşlar, ne kadar güzel işler yapmışlar!

Fatih Altuntepe ve değerli eşi Ayşe Altuntepe kardeşlerimi tanımaktan çok mutlu oldum. Çok nefis ve güzel işler yapan, dertli Müslümanlar bunlar.

Onlara ve Nursena Kargı, Elif Epli, Hatem Demirtaş, İclal Canbaz, Şeyma Yener, Fatımatüz Zehra Özdemir, Yusuf Ali Özcağan’dan oluşan MTO ve Genç İHH ekibi kardeşlerimize yürekten teşekkür ediyorum.

İftarımız da sade ve lezizdi. Bir tas çorba, küçük bir lahmacun ve bir hurma.

Az’ın nasıl çok olduğunu bu pazartesi perşembe iftarlarımızda gördüm ben.

Az’ın nasıl kardeşlik bağlarını muhkemleştirdiğini bizim bu pazartesi perşembe iftarlarımızda yaşadım iliklerime kadar.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar