Adnan ÖZ

Adnan ÖZ

Mail: [email protected]

YENİ YILA ZAMLARLA GİRDİK!

Zamlar ile ilgili köşe yazımı bir hafta önceden duyurduğum gibi geçen hafta yazmıştım ama araya CANIM DAYIM filmi girince bu haftaya bırakmak zorunda kalmıştım.

Üç dört aydır ülkemiz olağanüstü günler yaşıyor. Merkez Bankasının politika faizini indirmesiyle başlayan döviz ve fiyatlardaki dalgalanma hepimizin canını yakıyor. Politika faizlerinin indirilmesinde şayet reel faizin düşürülmesi hedeflenmiş ise maalesef bu hedef tutmadı. Hatta şimdilik ters tepti bile diyebiliriz çünkühem reel faiz hem de ona bağlı olarak hazinenin borçlanma faizleriarttı.

Bu dalgalanmalardan ve belirsizlikten dolayı ülkemiz Ak Parti döneminin en yüksek enflasyonunu bu dönemde yaşıyor.

Aslında bugün yaşadıklarımız biraz da geçmişte yapmamız gerekirken yapmadıklarımızlada ilgilidir. Yıllardır üretmeden tüketen bir hayat yaşıyoruz. Bu yetmezmiş gibi her konuda ve her alanda çok büyük israflar var. Tabii ki bugün yaşadıklarımız kaçınılmaz bir sonuç.

Bugün yaşadığımız sorunların temeli çok öncelere dayanıyor ama oralara girmeyelim. 15 Temmuz 2016 Darbe Girişiminin ekonomimiz üzerinde olumsuz etkilerine bir de pandemisüreci girince sıkıntılar katmerlendi.

Geçmişten gelen hatalı politikalar ve yönetim zafiyeti de adeta bu sürecin tuzu biberi oldu. Bunca olumsuzluğu rağmen çok şükür ki ülkemiz yine de dimdik ayakta durabiliyor ama orta ve dar gelirliler bu süreçte çok zorlanıyorlar.

Milletin, vatanını ve devletini sevip sayması yapılan fahiş fiyat artışlarını sineye çekmesine vesile oluyor. Özellikle gıdada yüzde yüze varan fiyat artışlarına asgari ücrete yapılan yüzde ellilik zam ile karşılık veren hükümet bir nebze gönül alsa da emeklilere yaptığı zam ile tepkilerin odağı oldu.

Yeni yılda doğal gaza ve elektriğe yapılan çok yüksek zam herkesin tepkisini çekti çünkü elektrik dağıtım işini yapan firma sahipleri zaten toplumun sevmediği ve imtiyazlı diye kızdığı firmalardı.

Dünya genelindearzın düşmesi her ülkeyi etkiledi. Bizde 10 olan enflasyon beş misli artı. Almanya ve ABD’deki enflasyonda 1 den 7‘ye çıktı. Yani oralarda da enflasyon 5 ila 7 misli arttı. Tabii ki onların alım gücü ile bizlerin alım gücü aynı değil. Onlarla bizi de kıyaslamıyorum çünkü onlarla bizi kıyaslamayı mantıksız buluyorum. Bunu sadece durum tespiti olarak söylüyorum.

İşin özü şudur ki üretmeyen toplumlar birgün zor duruma düşecektir. Üretmek olmazsa olmazımız olmalıdır. Özellikle gıda üretimi çok önemsenmelidir. Çünkü dövizin yüksek oluşu gıda ihracatını artıracaktır. Yani ihracat imkanı olan malını iç pazara göre daha yüksek bedele ihraç edecektir.

Dolayısı ile zaten maliyeti artan ve iç piyasaya yeterli gelmeyen ürünler tabiri caizse yok satacaktır. Yani bugün pahalı dediğimiz fiyatları önümüzdeki yıl mum yakıp ararız. Onun için bir üretim planı yapılmalı ve üretilen gıdaların bir şekilde önce iç pazara arzı sağlanmalıdır.

Gübre, tohum, enerji ve işletme maliyetleri çok artması çiftçilerin ekememe riskini doğurdu. Bu şartlarda bunca fiyat artışına rağmen bu yıl makul kalan sebze ve meyve fiyatları seneye 2 ya da 3 misli artabilir. İlgililerin mutlaka tedbir alıp ivedi bir planlama yapmaları zaruridir.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar